Çağımızın en büyük sorunlarından biri olan kanserden kaçış neredeyse artık imkânsız gibi. Çevremizdeki birçok şey o kadar kirlenmiş ki artık bizler birey olarak ne kadar yaşamımıza dikkat etsek de dolaylı yollardan bedenimiz ve ruhumuz kirlenmeye mahkûm kalıyor. Her şey yolunda olsa bile etraftaki gerginlik bile bizleri kanser etmeye yeterli.

Amerikan Kanser Derneği’ne göre 2009’ta 12.5 milyon insan bir çeşit kansere yakalanmış. Diğer 25.8 kişi de diyabetten müzdarip. Bu iki önlenebilir hastalık, her yıl dünya çapında milyonlarca insanın ölümünden sorumlu.

Çok fazla şekerin diyabete yol açabileceğini zaten biliyorduk. Uzmanlar diyetlerimizi kontrol ederek bu hastalığı önleyebilir veya hatta tersine çevirebileceğimizi söylüyorlar. Bu şeker denen illet şeyin kanser ile de alakalı olduğu söyleniyor. Araştırmacılara göre, şeker ve kanser gerçekten de birbirine bağlı.

Obezite ve yüksek kan şekeri diyabetin en büyük dostu. Diyabet hastalarının kolon veya pankreas kanseri teşhisi geçirmesi de tahmin edilenden daha yüksek bir riske sahip. Bilim insanları da iki gerçeğin bağlantılı olduğunu ve kan şekerinin kanserin gelişmesinde rol oynayabileceğini söylüyor.

Molecular Cell dergisinde yayınlanan bir çalışmada, şekerin doğrudan kanser riskini nasıl arttırabileceğini ortaya koymuşlar. Sindirim sırasında bağırsaktaki hücreler şekeri tanımlıyor ve pankreasa insülin salgılamasını söylüyor. Sindirim sistemindeki şekerler bunu, insülin salınımına yardımcı olan GIP adlı bir hormon kullanarak yapıyor.

Dr. Garcia-Jimenez, beta-catenin olarak bilien spesifik bir proteninin bağırsakların GIP salma kabiletini kontrol ettiğini ve bu proteinin şeker seviyelerine bağlı olduğunu keşfetti.

“Beta-catenin aktivitesinin artması, birçok kanser gelişiminde önemli bir faktör olduğunu biliniyor. Kanserin sürecinin erken aşamalarında önemli bir adım olan normal hücreleri (yani kanserli olmayan hücreler) ölümsüz yapabilir. Çalışma, yüksek (ancak normal olmayan) şeker seviyelerinin beta-catenin nükleer birikimine neden olduğunu ve hücre çoğalmasına yol açtığını göstermektedir.”

Science Daily

Yani özetle, kan şekeri seviyesinin artması kanser riskini etkilediği bilinen bu proteinin üretiminin artmasına neden olabilir.

Dr. Garcia-Jimenez, diyet değiştirmenin çok fazla acı ve paradan tasarruf sağlayabilecek en kolay korunma stratejisi olduğunu söylüyor.

Uzmanlar aynı fikirdeler çünkü şekerin bir sağlık avcısı olduğunu ifade ediyorlar. Bir insanın önerilenden ortalama günlük yüzde 300’den fazla şeker tüketmesi ve her yıl sodalardan 7 trilyon şeker kalorisi alan çocuklar için yeni bir diyeti ve yaşam tarzını aşılamak her zamankinden çok daha önemli görünüyor.

Sizlere yeteri kadar şekerli bir yaşam diliyorum. Tatlı yiyelim tatlı konuşalım olayını abartmayın.

Kaynak: Get Holistic Health
Başlık Fotoğrafı: Joanna Kosinska/Unsplash