Eskiden ormanlar beni korkuturdu. Şimdiyse ruhumu dinlendiriyorlar. Dağlar büyük ve korkutucuydular, şimdi gözlerimi alamıyorum onlardan, bana ilham veriyorlar. Büyümek beni doğaya daha çok yakınlaştırdı ve şehir bana yetmez oldu.

Orman yolundan arabayla geçerken gözümle yukarılara bakıyorum, ağaçların içine. Bunu hep yaparım, küçüklüğümden beri yaparım. Ne görmeye çalıştığımı bilmiyorum, bir hayvan mı? Yoksa peri mi görmeye çalışıyor gözlerim? Bir kitapta okumuştum, periler ormanda yaşarmış ve insanların onlarla işbirliği yapmalarını isterlermiş dünyayı kurtarmak için. O günden beri ağaçların arasında onları arıyor gözlerim. Ki onlara inanıyor muyum bundan bile emin değilim.

Sadece birkaç gün oldu buraya geleli ama ormanın ruhu beni güçlendirdi. Kendimi enerjimi toplamış hissediyorum ve güçlü. Sanki şimdi şehirle savaşmak için yeterince gücüm var gibi. Gencim aslında, güçlü olmalı bedenim dünyaya karşı. Ama şehirde nefes alamıyorum. Acı dolu sokaklar enerjimi emiyor, bazen yataktan kalkacak gücü kendimde bulamıyorum. Burada her şey huzurlu. Az insan var, dostlarım burada değil ama nefes alabiliyorum. Ruhum için inziva vakti gelmiş de ertelemişim meğer.

Daha fazla oku: Birlikte orman banyosu yapalım mı tatlı şey?

Şehirli alışkanlıklarımdan kurtulamıyorum hâlâ ama internetsiz strese kapılıyorum mesela, yenemedim bu huyumu. Ya da canım çikolata çekiyor, kahve çekiyor, sinemaya gitmek istiyor. Buradan gitmek istemiyor gibiyim, buranın gücü beni yeniden yaratıyor ama içimden bir ses evimin artık burası olmadığını söylüyor.

Tutsak hayvan sesleri, birbirini anlamayan insan bağırışları, sevgisiz dokunuşlar. Ne yaptık biz ormanın ruhuna böyle? Ne yaptık? Nasıl da yabancı düşmüşler birbirine aynı ormanın ağaçları, nasıl da yabancı aynı annenin çocukları..

Daha fazla oku: Ağaca sarıl, ayıyı öp

İzmir’de böyle bir yer yok, bana bu kadar huzur verecek bir yer keşfetmedim henüz. Ki keşfetsem de yalnız seyahate hazır değil yüreğim. Yalnızlık beni korkutuyor, delilik beni korkutuyor, orman beni korkutuyor hala biraz… Evim neresi bilmiyorum. Bu ormanlar nasıl bu kadar yabancı bana?

Ormanın ruhu beni çağırıyor geceleri, gel diyor bende aç çemberini. İçimdeki şehirli çekimser ve korkak hâlâ. Yenemediğim şeyler var, aşamadığım, gücümün henüz yetmediği şeyler var. Birazcık cesaret yetecek gibi. Dışarı bakıyorum penceremden ve dağlara fısıldıyorum; geliyorum, geldin mi?

Kapak Fotoğrafı: Tobias Tullius/Unsplash