Ormanın derinliklerine doğru yürürken ona güvenle kendimizi teslim ettiğimizde çok daha iyi hissederiz. Yeşilliklerle dolu bir manzaraya baktığımızda bile moralimiz düzelir. Böceklerin doğa içindeki döngülerine saniyelik misafir olurken minicik karıncaların yolunu izleriz. O an insanların nasıl da doğadan üstün olduğunu düşündüklerini anlamlandırmazken yaşam sıkıntılarımız aklımızdan geçer ve bizi kedere boğar. O an doğa ana şefkatle bize dokunur. Bizi iyileştirir. Tam da bu felsefeden yola çıkar orman banyosu.

Ağaçlar bize bilgelik, dayanıklılık ve uyum konusunda çok şey öğretirken iyileştirici gücünden yararlanmamız için bize kucak açar. Doğa bizi iyileştirir, bize ilham verir ve yaratıcılığımız artırır. Orman banyosu kişisel farkındalığımıza ışık tutar.

Parkta yürüyüş yapmak dinlendirici olabilir fakat 1980’lerde Japonya‘da geliştirilen Shinrin-yoku yani orman banyosu, beş duyuyu kullanarak doğa ile kasten yakın ilişki kurmayı gerektirir.

Bitkiler, çürümeden ve böceklerden korunmak için Phytoncide (ahşap özü) maddesini salgılar. Ormandaki temiz havayı soluduğumuzda havadaki bu maddeyi de solumuş oluruz. Yapılan araştırmalar, bu maddenin yüksek tansiyonu düşürdüğünü, stresi hafiflettiğini ve vücudumuzu kansere karşı güçlendirdiğini gösteriyor. Sarımsak, soğan, çam, çay ağacı ve meşe bu maddeyi salgılayan bitkilerin başında geliyor.

Birlikte orman banyosu yapalım mı tatlı şey?
Ağaçlar bize bilgelik, dayanıklılık ve uyum konusunda çok şey öğretirken iyileştirici gücünden yararlanmamız için bize kucak açar.

Orman banyosu Japonya devleti nezdinde de destek gören bir uygulama. Ülke çapında birçok orman ve orman yolu orman banyosu için önemli alan olarak belirlenmiş. Beslenme eğitimi, hidroterapi, aromaterapi gibi çeşitli uygulamalar da eklenerek devlet tarafından belirlenen orman alanlarında orman terapisi altında hizmetler sunuluyor.

Şehrin gürültüsünden, teknolojinin hayatınızı bu denli ele geçirmesinden, hayatınızı saran sorunlardan bıktıysanız orman banyosu yapmanın zamanı gelmiş demektir. Belirli periyotlarla bu gezilere çıkmaya çalışın. Cep telefonsuz, stressiz, kafa ütüleyen sesler olmadan doğa ile iletişime geçmek sizi yenileyecek.

Orman banyosu gezinizde beş duyu organınızı kullanmayı unutmayın. Seçtiğiniz yolda ilerlerken sessizce yürüyün. Etrafınıza bakın. İnceleyin her şeyi; çiçekleri, ağaçları, böcekleri… Toprağı hissetmek için çıplak ayakla yürüyün; dokunun canlılığa. Yaprakların, canlılığın sesini dinleyin. Koklayın çiçekleri, çimleri; temiz havayı çekin içinize kadar. Dağdan gelen suyun tadına bakın.

Bütünleşin doğayla…

25 Şubat 2016, Gaia Dergi