2008 yılından beri çeşitli indoor ve outdoor partilerde severek dinlediğimiz Mental Soup (Eren Köse) ile müzik hayatı hakkında sohbet ettik. Bize yakın zamanda yayınlayacağı EP’sinin haberini verirken Türkiye’deki psy-trance kültürün gelişimini kendi tecrübeleri ile yorumladı.

Biraz seni tanıyabilir miyiz? Müzik kariyerine nasıl başladın, öncesinde neler yapıyordun?

Müzik ile küçük yaştan beri ilgiliyim. Dinlemeyi, araştırmayı çok seviyorum. 90 yılların ortalarında heavy metal, trash metal gibi çok çeşitli tarzları küçük yaşta dinleme fırsatım oldu. Elektronik müziğe geçişim ise 97 yılında Daft Punk’ın Homework albümünü edinmem ile başlamıştı. Efsane olmuş şarkısı Arround the World ile benim için her şey başlamıştı. 2000 yıllara doğru house trance ve türevlerini dinlemeye başladım. Sanırım 2004 yılıydı; “tr-ance forum” ile tanıştım. Psychedelic trance dinleyen üyelerin forumda paylaştığı makalelerin ve müziklerin beni etkilemesinde büyük payı vardı. Daha sonraki yıllar “PsyTürk forum“un açılması, psychedelic trance dinleyenlerin bir araya gelmesi psychedelic trance’a bakış açımı çok değiştirmişti.

Ülkemizde müzikten çok yaşam tarzıydı. Yeni yeni duyulmaya başlıyordu. O dönem İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya’da çok yaygın olmasa da 200 kişiyi geçmeyecek kadar bir dinleyici kitlesi vardı. 2006 yıllarında doğa ve müzik toplaşmaları oluyordu. Bunların birkaçına katılma fırsatım oldu. Bende etki bırakan yerli DJ arkadaşlarımın –Kodomo, Psytombi, Mayir, Mora, Mute, Ergin, TMXMind, Sona, Underto, Psysarı- müziğe DJ olarak başlamamda katkısı çoktur. 2006 yılında Goa’ya yaptığım ziyarette, orada birçok DJ ve prodüktörü dinleme ve tanışma fırsatım oldu.

“Evimin bir kısmını home studio olarak kullanıyorum”

Mental Soup’tan biraz bahsedelim. Yaptığın tarzı nasıl tanımlıyorsun?

2008 yılından sonra Space Freak ismiyle ilk DJ projemi oluşturdum. İlk açık hava performansımı 2010 Shanti Tribe Festival’i ile gerçekleştirdim. 2013 yılına kadar bu proje ismiyle çeşitli indoor ve outdoor etkinliklerde performans sergiledim. 2014 yılında Mental Soup adı altında başka bir isimle yeni bir proje oluşturdum. Bu isim ile psy progressive, dark psy progressive, dark psy forest tarzlarına ağırlık verdim. Son dönemlerde forest tarzını çalmaktan daha çok keyif alıyorum. Bu genre’yi, atmosferik havası, doğa seslerin dijital ile sentezlenmesi, genel yapısına organik bir dokunuş katması, insanları spiritüel bir yolculuğa çıkarması ile tanımlayabilirim.

2008 yılından bu yana Ableton ve çeşitli daw’lar kullanıyorum. 2015 yılında SAE Institute İstanbul’dan eğitim seftifikası aldım. Halen Ableton 10 kullanmaktayım. Şu an güncel olarak prodüksiyon ile uğraşmaktayım. Evimin bir kısmını home studio olarak kullanıyorum.

Müziğe yeni başlayan kişilere ne gibi önerilerin olurdu?

Müziğe prodüksiyon veya DJ olarak başlayan yeni gelen arkadaşları, şu dönemde oldukça şanslı buluyorum. Doğru kaynaklara ulaşmak günümüz teknolojisi ile oldukça kolay. Onlara tavsiyem teknolojiyi yakından takip etmeleri. Doğru bilgilere ulaşmaları. Kendi yaratıcılıklarını ortaya koymalılar. Dünya’daki müziğin gelişimi, insanların kendi tarzlarını ortaya koymalarına ve kendilerini yenilemeye bağlı olduğunu düşünüyorum. Aynı şeyleri tekrarlayarak ya da benzer sound’ların dışına çıkılmadığında farkındalık yaratılamaz. O yüzden sürekli gelişime açık olmalarını tavsiye ederim.

“Daha küçük, kaliteli işler yapmalılar”

Psy-trance kültürün Türkiye’deki sürecini gören kişilerdensin. Geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsun? Tecrübelerine göre daha iyiye götürebilmek için neler yapılmalı?

Türkiye’de psy müzik, her tarzda olduğu gibi biraz gecikmeli yayıldı. Bu süreç, 2004 yıllarında 100-200 kişilik toplaşmalar, free etkinlikler olarak başladı. 2006 yılında Soulclipse festivalinin ülkemizde yapılması, birçok farklı tarz müzik dinleyen insanların psy-trance dinlemesine, kültürün büyüyüp gelişmesine ve geniş kitlelere yayılmasına öncü olduğunu düşünüyorum. Uzun yıllar underground olarak devam eden etkinlikleri, daha sonraki yıllarda konsept partiler ve festivaller takip etti. Bu sayede ülkemizde, birçok yerli-yabancı DJ ve prodüktörleri canlı dinleme olanağı başladı. Değişik kültürlerden insanları bir araya getirdi.

Ülkemizin sosyo-ekonomik faktörleri, her müzikte olduğu gibi Türkiye’deki psychedelic kültürün dünyaya tanıtılmasında bazı engellere yol açsa da, zaman zaman şu an ülkemizde bu işi profesyonel anlamanda tanıtmak için güzel oluşumlar yer alıyor. Daha iyisine ulaşmak için, daha çok müzisyene ve daha çok kendi albümlerini yayınlayan, içi boş olmayan kaliteli oluşumlara ihtiyaçimiz var. O yüzden yeni gelen kuşağın, eski kuşakla etkileşim kurarak doğru iletişim yollarını seçmelerini tavsiye ediyorum. Parti ve festival yapan organizatör arkadaşlarımızın da büyük festival ve açık hava etkinliklerinde fazla maddiyat gözetip, şişirme line-up’lar yerine, daha küçük ve kaliteli işler yapmalarını tavsiye ediyorum.

İlerleyen zamanlara yönelik yeni planların var mı? Seni nerelerde dinleyebileceğiz?

Yakında zamanda gerçekleşecek Back to Nature, Sacred Aeon 2019 ve Ayata 4th Edition festivallerinde sahne alacağım. Psychedelic müzik severler ile orada görüşmek üzere. Dijital bir platformda yayınlamak için 3 şarkılık bir EP üzerine şu an çalışıyorum.

Son olarak eklemek istediğin bir şeyler var mı?

Son olarak; müzik, evrenselliğin, kültürel bilginin ve öğretinin bir araya gelmesiyle kendini bulan bir durumdur. Sevgiyle kalın, love&light!