Harvard Üniversitesi Covid-19’dan korunabilmek için her sabah yoga yapmayı öneriyor

Bu sabah The Youth isimli yabancı haber sitesinin “Harvard Üniversitesi Covid-19’dan korunabilmek için her sabah yoga yapmayı öneriyor” başlıklı yazısını görünce elbette şaşırmadım. Bir yoga eğitmeni ve öğrencisi olarak üzerinde sıklıkla durmaya çalıştığım şeylerden biri, her zaman yoganın fiziksel ve tinsel faydaları oldu.
Ne var ki yoga (asana, pranayama, meditasyon) uygulamalarını sırf bir şeye ulaşmak ya da bir şeyden korunmak amaçlı gerçekleştirdiğimiz zaman, söz konusu amacı bir takıntı haline getirmenin yaratabileceği zararları göz ardı edebileceğimizi ve bu şekilde belki de yoganın nihai amacını gözden kaçırabileceğimizi asla unutmamalıyız. Bu nihai amaç ya da daha doğru kelimelerle “sürdürülebilir hal”, insanlık tarihi boyunca her deneyimleyenin dilinden farklı şekilde ifade edildi: İlahi olanla birlik, eylemin içindeki beceri, acıyla temasın kesilmesi, eril ve dişil enerjilerin dengelenmesi, zihin dalgalarını durdurmak, kundaliniyi uyandırmak, beden ve ruh bütünlüğü, madde ve mana dünyasının tekliği, nefesle bağlantının kesilmemesi… Tüm bu tanımlamaların ortasında yer alan durum (neden ya da netice) içsel huzur halinin kesintiye uğramamasıdır.
Yoga öğretisi içsel huzur halini kesintiye uğratabilecek sebeplerin ortadan kaldırılması için bize yöntemler sunar. Kesintiye uğramayan içsel huzur hali beraberinde insana fiziksel ve tinsel yönden pek çok fayda sağlar. Ama bir eylemin içindeyken kafayı o eylemin yaratacağı sonuca hatta faydaya takmak (sonuçları düşünmekten değil, sonuçları takıntı haline getirmekten bahsediyorum) zaten zihnin yarattığı bir kaostur ve dalgalanmaları sakinleşmiş, yani dingin zihnin durumu buna pek de yakın değildir.
Yine de hangi sebeple olursa olsun insanların yoga yapmaya başlaması, özellikle böyle bir dönemde, olabilecek en güzel şeylerden biri. Hatta şimdi yogaya başlamak için en uygun zaman olabilir. Daha önce Rekabet dünyasının yoga anlayışımıza etkisi başlıklı yazımda da ifade ettiğim gibi:
Elbette hepimizin yogaya başlama sebebi birbirinden çok farklı olabilir. Yoga bunların hepsini kabul eden bir felsefedir. Şahsen, bu sebeplerle de olsa insanların yoga yapmaya başlamasını destekliyorum.
Yogayı sırf moda olduğunu düşündükleri için yapmaya başlıyorlarsa bile bundan yana mutluluk duyuyorum. Hatta daha geniş bir açıdan bakabilirsek birçoğumuzun yogaya başlama sebebi rekabet dünyasının içinde yaşamanın getirdiği ”Ben daha iyisini yaparım” dürtüsü bile olabilir. Rekabet bir itici güç olarak belki bu kez kazara iyi bir şeye sebep olmuştur. Bunu da destekliyorum. Çünkü günün birinde, ister istemez içlerine yerleşen derin bir bütünlük duygusu ve içsel bir keşif ile karşı karşıya kalacaklarını biliyorum. Buna karşı takınacakları tavır değişiklik gösterecektir. Kimileri bu uyanışa tahammül edemeyecek, kimileri ara vermek isteyecek, kimileri de okyanusun en dibine dalmaya gönüllü olacaktır.
Türkiye’deki birçok yoga stüdyosunun ve yoga eğitmeninin sosyal medya hesapları üzerinden ya da Youtube sayfalarından ücretsiz canlı yayında yoga derslerine çoktan başladığını ekliyorum ve sizi The Youth‘un Harvard Üniversitesi’nin Koronavirüs ile mücadelede yoganın önemini vurguladığı yazısının çevirisiyle baş başa bırakıyorum.
Namaste. (İçimdeki ışık içindeki ışığı selamlar.)
Dünyanın dört bir yanında büyüyen Koronavirüs geriliminin ortasında, ABD’nin önde gelen bir tıp okulu, tüm öğrencileri ölümcül Koronavirüs ile savaşmak için yoga yapmaya çağırdı. Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi COVID-19 kaygısı ile başa çıkmak için yoga (asana), meditasyon ve nefes kontrol tekniği (pranayama) egzersizlerini önerdi.
Yoga sadece vücudunuzu esnetmekle ve fiziksel egzersizler yaptırmakla kalmaz, aynı zamanda dünyadaki en iyi terapilerden biri olarak kabul edilir. Yoganın kökeni MÖ 4 binli yıllarda Hindistan’a dayanmaktadır. Ancak günümüzde dünyanın neredeyse tamamına yayılmış ve iyileştirici etkisi bilimsel olarak da kabul edilmiş uygulamaları içerir. Bugün, tüm dünya yogayı COVID-19 için en iyi tedavi yöntemi olarak benimsiyor.
Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi yakın zamanda yoga, meditasyon ve nefes kontrol tekniği egzersizlerinin ”rahatlamak için daha önce denenmiş ve doğru kabul edilmiş yöntemler” olduğunu belirttiği sağlık kılavuzunu yayınladı. Yoganın Koronavirüs hastalığının riskini azaltabileceğine inanıyorlar. Yoga yapmanın faydalarından sadece birkaçı şöyle: Stres seviyelerini azaltır, kan basıncını düşürür, akciğer kapasitesini artırır, bağışıklık fonksiyonlarını geliştirir.
Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ve Los Angeles, California Üniversitesi David Geffen Tıp Fakültesi’nde kurul sertifikalı psikiyatr John Sharp’ın “Koronavirüs kaygısıyla baş etme” makalesi bu hafta yayınlandı.
”Düzenli meditasyon uygulaması kişiyi sakinleştirici bir etkiye sahiptir. Pek de yoga insanı sayılmaz mısınız? Elbette gerçekten yoga yapmak isteyene kadar denemek zorunda değilsiniz. Ama bazen size fayda sağlayacak ve hoş vakit geçirtecek yeni şeyler denemek, yeni aktiviteler keşfetmek eğlenceli ve sağlıklı bir oyalanma yöntemi olabilir. Yoga Studio ve Yoga Pocket gibi uygulamalar incelemeye değer.”
Daha fazla oku: Cep telefonunuza indirebileceğiniz dünyanın en iyi yoga uygulamaları
Nefes kontrol teknikleri üzerine Sharp’ın önerisi şu oldu:
”Sağ burun deliğini kapatıp sol burun deliğinden 3’e kadar sayarak yavaşça nefes al. Nefesi 3’e kadar sayarak tut. Sol burun deliğini kapatıp sağ burun deliğinden 3’e kadar sayarak yavaşça nefes ver. Boş ciğerlerle 3’e kadar sayarak bekle. Bunu bi süre tekrarla. Bi süre sonra doğal nefes alış verişlerine geri dön. Kendini daha sakinleşmiş ve merkezlenmiş hissedeceksin.”
Sharp insanları her sabah yoga yapmanın koronavirüsün en iyi tedavi yöntemi olduğu için yoga yapmaya başlamaya çağırdı.
1 Comment
Yogayla ilgili önerileriniz nedeniyle çok teşekkür ederim.
Yoga sadece fiziksel duruşlarla bedeni esnetmek değil, fiziksel, ruhsal, zihinsel, duygusal ve aydınlanma yönünden değişim yaratır.
Teşekkürlerimi yinelerim, saygılarımla.