Yaban hayatta yaşamak için medeniyetten vazgeçen 7 kişi
Kimilerine ilham veren kimilerine radikal gelen hayat hikâyeleri...

Kimilerine ilham veren kimilerine radikal gelen hayat hikâyeleri...
Bazen uygarlığın ağırlığı ezici olabiliyor. Buna katlanamayan bazıları da doğa ile daha fazla temas halinde olan basit bir hayatın peşinden gidebiliyor. Çoğu kişi için bu rüya ara sıra yapılan bir hafta sonu kamp gezisine dönüşse de kafasına koyanı tamamıyla yapan isimler de var. Kimileri için bu kişiler radikal ancak kimileri için de ilham verici olabiliyor. Kararını sen ver. Yaban hayatta yaşamak radikal mi yoksa ilham verici mi bir hareket mi?
Akla ilk gelen isim birçoklar için sanırım Christopher McCandless olacaktır. McCandless, Jon Krakaue’in Into the Wild kitabına da konu oldu. Aynı zamanda Sean Penn, bu gerçek hikâyeyi filmleştirdi. İyi eğitimli olmasına rağmen, üst-orta sınıf geçmişi ve akademik başarısı, yalnızca toplumun boş materyalizmi olarak gördüğü şeyi küçümsemesini körükledi. Trajik bir şekilde, Alaska’nın yaban doğasında 113 gün boyunca macerasını yaşadıktan sonra McCandless Ağustos 1992’nin sonlarında açlığa yenik düştü.
Tim Treadwell, Alaska’daki Katmai Milli Parkı’nın boz ayıları arasında yaşayan ekolojist, amatör bir doğa bilimci, eko-savaşçı ve belgesel film yapımcısıydı. Arka arkaya 13 yaz, ayılar arasında korumasız yaşamasına rağmen, son yaz mevsiminde, kendisi ev kız arkadaşı Amie Hukuenard bir ayı tarafından öldürülüp yenildi. Bazıları idealizmini saf bulsa da, Treadwell sevdiği yaşam alanını akticizm ve film yapımı yoluyla korumak için savaştı. Hikâyesi Grizzly Man isimli belgesel filmde ölümsüzleştirildi.
Ünlü Amerikan yazar, doğa bilimci, filozo ve sanayileşme eleştirmeni, Massachusetts’teki Walden Göleti’nin yanındaki bir kulübede bağımsız olarak yaşayarak geçirdiği bir izolasyon dönemini yansıtan Walden isimli kitabı ile en çok tanınıyor. Buradaki amacı, daha objektif bir anlayış kazanmak için kendisini toplumdan izole etmeti. Burada geçirdiği zamanın ardından medeniye döndü. Eser, kişisel bir bağımsızlık ilanı, bir ruhsal keşif yolculuğu ve kendin güvenme kılavuzu olarak kabul ediliyor.
Unabomber olarak da bilinen Kaczynski, medeniyet ve teknolojiye yönelik eleştirilerini en uç noktalara taşıyan bir ilkelci. Gelecek vaat eden bir akademik kariyeri olmasına rağmen, sonunda Montana’nın doğasındai akan su veya elektrik olmadan, uzak bir kabinde yaşamak için Berkeley’deki California Üniversitesi’ndeki profesörlüğünü bıraktı. Üniversiteler ve havayolları da dahil olmak üzere hedeflere bomba gönderdi. Eylemlerinin gerekçesi, Sanayi Toplumu ve Geleceği başlıklı manifestosunda özetledi. Federal bir hapishanede şartlı tahliye olmadan ömür boyu hizmet ediyor.
Rondeau, 1914’ten 1929’a kadar NewYork’taki Soğuk Nehir üzerindeki kayalıkta ormanda yaşadı
Bir “belediye binası” ve bir “kayıt salonu” olmak üzere iki kabin inşa etti. İlki yemek pişirip uyuduğu yerdi, ikincisinde ise malzemelerin tutuyordu. O zamanlar, Amerikan siyasi ve ticari uygulamalarını eleştiren Rondeau, yaban hayatta bir kaçış buldu. Ancak ziyaretçiler memnuniyetle karşılandı. 1940’ların sonlarında burada bir tür spor etkinliği yapılmaya başlandığında, Rondeau’nın inziva yeri de bozulmaya başladı. 1950’ye gelindiğinde, dönümlerce ağacı yok eden bir fırtına ile Rondeau, Soğuk Nehir’den ayrılma sürecini başlattı. Lake Placid hastanesinde 1967 yılında, 73 yaşındayken öldü. William J. O’Hern, Rondeau hakkında bir dizi kitap yazdı.
Paul Gauguin, ilkelci tarzı ve felsefesiyle tanınan, önde gelen bi post-empresyonist sanatçı, ressam ve yazardı. 1891’de kendi ülkesinde tanınmamasından ve yoksulluktan bıkmıştı. Avrupa medeniyetinden ve “yapay ve geleneksel olan her şeyden” kaçmak için tropiklere yelken açmaya karar vermişti. Kalan yıllarını Tahiti ve Marquesas Adaları’nda yaşarak geçirdi. O döneme ait eserleri, Polinezya sakinlerinin egzotik görünümleriyle dolu.
Doğanın ruhsal saflığı için uygarlığın inançsızlığından kaçmak, tarih boyunca çeşitli inanç ve dinlere mensup keşişler ile bağnazlar için Tanrı’yı veya aydınlanmayı ararken önemli bir motivasyon kaynağı olmuştur. Bunun bir örneği, Mısır çölünde yalnızlık içinde yaşamak için “putperest dünya” şehirlerini terk eden üçüncü yüzyılın Hıristiyan keşişleri olan “Çöl Babaları” idi. Çöl Babaları arasında en iyi bilinenler arasında, doğrudan yaban hayata giden ilk münzevi kişi olan Büyük Anthnoy idi.
Çarpıcı hikâyeleri okudunuz. Ne düşünüyorsunuz? Yaban hayatta yaşamak ister miydiniz?
Kaynak: TreeHugger