Güneş kremi kimyasalları kan dolaşımına karışıyor

D vitaminini en verimli şekilde Güneş’ten alabiliyoruz. Bunun yolu, ten renginize göre belirli dakika boyunca her gün güneşlenmek. Lakin bazen gün içinde Güneş’in en dik geldiği saatlerde dışarıya çıkmamız veya daha uzun süre boyunca dışarıda dolanmamız gerekebiliyor. Haliyle bu durumda maruz kaldığımız Güneş’in zararlı ışınları, cilt kanserine de sebep olabiliyor. Ne demişler; her şeyin azı karar, fazlası zarar! Güneş’in bu zararlı ışınlarından korunmak için çoğu insan çeşitli Güneş kremlerini kullanıyor. Çeşit çeşit markayı raflarda görebiliyoruz. Bununla birlikte yapılan son araştırmalar da gösteriyor ki Güneş kremi kimyasalları kan dolaşımına karışıyor.
Güneş kremi kimyasalları, kan dolaşımına emildiğinde bu gerçekten bir sorun olabilir. Gıda ve İlaç idaresi (FDA) nezdindeki diğer reçetesiz ilaçlar gibi insanların hormanlarını bozmadığından, üreme sistemlerini etkilemediğinden veya kansere neden olmadığından emin olmak için Güneş koruyucuları üzerinde araştırma yapılmalıdır. Bu güvenlik testleri uzunca süre Güneş koruyucu aktif maddeleri üzerinde hiç yapılmamıştı çünkü bu kimyasalların emilebileceğinden şüphenilmeden onaylanmıştı.
Yakın zamanda FDA’daki araştırmacılar, piyasadaki en yaygın Güneş filtreleme moleküllerinin dördünün püskürtüldükten ve ovalandıktan sonra nasıl bir reaksiyona girdiklerini test ederek, klinik araştırmanın sonuçlarını paylaştı. JAMA dergisinde yayınlanan sonuçlar, Güneş koruyucu üreticilerinin söylediklerinin aksine UV önleyici kimyasalların kan dolaşımına emildiğini gösteriyor. Yine de vücudun içinde zararlı bir şey yaptıklarına dair henüz bir kanıt yok.
FDA’nın reçetesiz ilaç ürünleri bölümünün yöneticisi ve FDA tarafından finanse edilen bu çalışmanın ortak yazarı Theresa Michele ve ekibi, yaptıkları araştırma ile Güneş kremi kimyasallarının sürüldükten sadece birkaç saat içinde kan dolaşımına emildiğini gördü. Eğer FDA bir araştırmasında zehir eşiğinin üzerindeki yoğunluğun hızla yükseldiğini tespit ediyorsa daha fazla güvenlik testini devreye sokuyor. Ekip, Güneş koruyucu araştırmasında da ne yazık ki bu seviyeyi yüksek buldu.
Araştırmacılar, 24 kişi üzerinde deney yaparak, hepsinde aynı sonuca ulaştılar. Piyasada satılan dört Güneş kreminden birini uygulamak üzere rastgele 12 erkek ve 12 kadın üzerinde araştırdılar. Araştırmada iki sprey, bir losyon ve bir krem kullanıldı. Denekler, dört gün boyunca günde dört kez vücutlarının yüzde 75’ine Güneş kremi sürdüler. Ardından araştırmacılar, her birkaç saatte bir deneklerden avobenzon, oksibenzon, oktokrilen ve ekamsül değerlerinin analizi için kan aldı. UV önleyici kimyasalların aktif olmasının sadece birkaç saat sürdüğünü ve bu dört formülasyonın üçünde bu seviyelerin çalışmanın sonunda yüksek kaldığını gördüler. Sadece krem kullananların kimyasal yoğunluklarını daha erken düşürdüğünü tespit ettiler.
Tabii bu Güneş filtreleme moleküllerinin dolaşım sistemine girmesi, kendi başına bu tür bileşenlerin güvensiz olduğu anlamına da gelmiyor. UC San Franscisco’da dermatolog ve JAMA dergisinde Dermatoloji Şef Editörü olan Kanade Shinkai “Hiçbir şey olmayabilir ve bu harika olurdu” diyor. “Ancak sorun şu ki bundan emin değiliz” diye de ekliyor. Sonuç olarak, Güneş’in cilt kanserine neden olduğuna dair kanıtlar reddedilemez olsa da bilim insanları Güneş kremi kimyasalların nispi riskleri ve faydaları hakkında çok daha az şey biliyorlar.
Nihayetinde bu belirsizlik çerçevesinde yine de ev yapımı ve temiz içerikli Güneş kremlerini kullanmakta fayda var. Instagram üzerinden organik, vegan, temiz içerikli ürünler hazırlayan birçok hesap var. İletişime geçip, içeriklerini de öğrenebilirsiniz. Hem bu tarz işler yapan kişilerin ürünlerinin alınıp, sürdürülebilir olmaları için desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Herkese bol Güneşli ama ışınlarının zararsız olduğu bir gün diliyorum…
Kapak Fotoğrafı: The Honest Company/Unsplash