Kimyagerler tarafından üretilmiş yapay kimyasal madde sayısı günümüzde 12 milyonun üzerinde. Her hafta yaklaşık 6 bin yeni kimyasal keşfediliyor ve bu listeye katılıyor. Bu maddeler bir yandan günlük yaşantımızı kolaylaştırırken, diğer yandan meydana getirdiği çevre ve sağlık tehlikeleriyle bizi ve doğayı ciddi şekilde tehdit ediyor. Kimyasal maddelerin ne yazık ki büyük çoğunluğu insan sağlığına ve çevreye zararlı.

Kirlilik genel olarak; hava, su, toprak kirliliği olarak sınıflandırılır. Peki, dünyamızı özellikle bu bölümde havayı kim ve neler kirletiyor?

Çağımızda hızlı sanayileşme ve nüfus artışı etkisiyle enerjiye olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Bu enerji ihtiyacının da büyük bir kısmı fosil yakıtlar dediğimiz, kömür, doğal gaz ve petrolden karşılanıyor. Doğal yakıtların ve diğer sentetik kimyasalların yanması sonucu havaya karbon (C), azot (N) ve kükürt-sülfür (S) temelli gazlar salınıyor. Karbondioksit (CO2) normalde yeşil bitkiler sayesinde oksijene dönüştürülür. Ancak ormanlar yeterli olmayınca havada gereğinden fazla birikir ve sera etkisini meydana getirir. Bunu ayrı bir yazımızda ele alacağız.

Asitli yağmurun sonucunda gelen ölümler

Bacalardan çıkan azot ve kükürt temelli gazlar asit yağmurlarına neden oluyor. Kezzap olarak bilinen nitrik asit (HNO3) ve sülfürik asit (H2SO4) güçlü asitlerinin seyreltik hali olarak bulutlara karışır. Asitli yağmurların toprağa yağması bitki, hayvan, dönüştürücü bakteri ve mantarlar için ölüm demektir. Tabii bu ölümlerden sonra  sıra insanlara da gelir. Deterjanlardan plastiklere uzanan uzun bir suni materyal listesi de petrol bazlı ham kimyasalların türevlerinden oluşur. Bunların bilinçsiz kullanımı ve toprağa suya bırakılması da yüzlerce yıl süren kirliliğe yol açar.

Dünya'yı kim kirletiyor?
Kirlilik genel olarak; hava, su, toprak kirliliği olarak sınıflandırılır.

Diğer bir kirletici kaynak olan motorlu taşıtlardan çevremize yayılan kirleticiler ise karbonmoniksit (CO), hidrokarbonlar (HCx) ve kurşun (Pb) gibi ağır metallerdir. Sonuçta hava kirleticiler, atmosferin doğal yapısı ve bileşimini bozarak tüm canlılar üzerinde zararlı etkiler oluşturmakta ve canlılığı tehdit etmektedir.

Hava kirliliği denince çoğu kişinin aklına kirli bir sis ve araba emisyonları gelmektedir. Yukarıda sayılanlar, ki bunlardan çok daha fazlası da var,” açık hava kirliliği” denilen bir sınıflamadır. Bir de bunun kapalı, yani evlerin içinde olanı var. Kapalı hava kirliliği de sanıldığından daha tehlikelidir. Bu kirlilik, yine zararlı birçok kimyasal kirleticilerinin kapalı alanların havasını kirletmesiyle ortaya çıkar. Yapılan bilimsel araştırmalarda solunum yolları hastalıkları hatta kanserle de yakın bir bağları vardır.

Dünya'yı kim kirletiyor?
Bilinçsiz kullanım ve toprağa suya bırakılması da yüzlerce yıl süren kirliliğe yol açar.

Evlerdeki zehirler!

En basitinden dünyada hâlâ milyonlarca insan hâlâ yemek pişirmede ve ısınmada geleneksel yöntemleri kullanır. Odun, kömür, gübre yakarak ısınan ve yemeklerini pişirenlerin evlerindeki hava kirleticiler, ciddi sağlık problemlerine neden olur. Bunlarından başında boğucu gaz karbon monoksit (CO) gelir. Bu gaz toksik (zehirli) değildir ancak soluduğumuz oksijene bağlanarak oksijensizlikten halsizleşmemize ve limit değerlerin üzerinde maruz kalınması ölmemize bile neden olabilir. Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre, yılda 4,3 milyon kişi evdeki hava kirliliğine maruz kalmamaktan dolayı ölmektedir. Evlerdeki zehirli ürünlerden en bilinenleri ise asbest, formaldehit ve radon gazı sayılabilir.

Asbest, doğal bir yalıtım maddesi olduğundan dolayı neredeyse ilk insanlar tarafından dahi bilinir ve kullanılırdı. Son yıllarda ciddi zehir etkisi keşfedildiğinden kullanımından uzaklaşılsa da hala eski mekânlarda varlığını sürdürmektedir. Kaplamalar, boyalar, yapı malzemeleri, tavan ve yer döşemelerinde yaygın olarak bulunur. Asbest, otomotiv endüstrisinde de kullanılmıştır.

Formaldehit, kapalı hava kirliliğinin diğer önemli bir kimyasalıdır. 1970’lerde yasaklanmasıyla beraber artık kullanılmasa da boya ve ahşap zeminlerde bulunabilmektedir.

Radyoaktif, yani ölümcül ışık radyasyon yayan radon gazı ise topraktan yukarılara zamanla sızarak evlerimizin duvarlarından içeri girebilir ve sağlığınızı tehlikeye atabilir. Bunun için alt katlar daha tehlikelidir ve odalar sık sık havalandırılmalıdır.

Bilinçlendikçe bedene ve doğaya uygun Yeşil Kimya Prensipleri’ne göre dizayn edilmiş kimyasal üretimlerde bulunuyoruz, daha doğal ve katkısız kimyasalları kullanıyoruz, fabrika bacalarına ve motorlu taşıt egzozlarına güçlü filtreler takıyoruz, ormanları koruyor ve ağaçları çoğaltıyoruz, evlerimizde de havalandırmaya ve zararlı kimyasalları kullanmamaya dikkat ediyoruz. Çocuklarımızı da ekolojik–doğaya dost eğitilmesini sağlıyoruz. Ne de olsa yaşamamız için başka dünya yok!

Dünyayı kirleten sanayiciler, kimyagerler, “Yeşil Kimya” diye son yıllarda ekol haline gelen üretimlere ve politikalara yöneliyor ve kirlenen dünyanın kendini temizlemesine bir miktar yardımcı olmaya çalışıyor. Tabii “kara kimyasallar”dan yüklü paralar kazanan üreticilere ve sisteme aldırmazlarsa!