Schultes’in Amazon şamanlarıyla yaptığı olağanüstü araştırması

Richard Evans Schultes’in Amazon’daki inanılmaz keşifleri, Harvard Üniversiteli bu araştırmacıyı etnobotanik efsanesi haline getirdi. Bize yerli kültür ve tıbbi bitki kullanımı hakkında bilgi hazinesi getirdi.
Richard Evans Schultes’in öyküsü, kutsal bilgi kitabını aramak için bizi sert bir ormanın tehlikelerine sürükleyen vahşi kurgusal keşiflerin planlarını akla getiriyor. Her şey gerçek olduğu kadar inanılmaz!
Keşif çalışmaları, Amazon yağmur ormanları florasının eşsiz bir anlayışını ortaya koydu. Bize, şifası güçlü ve şamanik bitkiler hakkında bilgi hazinesi getirdi. Kuzeybatı Amazon’da 24 bin’den fazla türü tanımladı. Tarihteki en başarılı etnobotanistler arasında. Bu türlerin 120’den fazlası onun adını taşıyor.
Daha gizemli çalışmalarından bazıları, psychedelic kullanıcıları arasında onu ünlü yaptı. 1970’lerin sonlarında, kimyager Albert Hofmann ile birlikte, dünyanın doğal psychedelic maddelerinin kültürel kullanımları ve biyokimyası hakkında, Plants of the Gods: Their Sacred, Healing, and Hallucinogenic Powers (Tanrıların Bitkileri: Kutsallığı, Şifası ve Halüsinojenik Gücü) isimli kitabı yazdı. Kitap, 91 psikoaktif bitki türünün antropolojik, botanik, tıbbi, kimyasal tarihi ve coğrafi tanımlarını içermektedir. Hallucinogenic Plants (Halüsinojenik Bitkiler) de sadece kendi yazdığı bir diğer önemli kitabı.
Richard Schultes, 1915 tarihinde Boston’da doğdu. Ebeveynlerinin en tuhaf yatma masalları kitabı seçimi nedeniyle çocukken Amazon yağmur ormanlarıyla ilgilenmeye başladı. Boston’da büyüdü ve lisans eğitimini Harvard Üniversitesi’nde tamamladı. İlk başta tıp okumak istiyordu ama aldığı ilk bitki biyolojisi dersi fikrini değiştirdi.
Hevesli genç botanikçi lisans tezini “Oklahoma’ın Kiowa bölgesindeki yerli Amerikalılar tarafından peyote kaktüsünün ritüel kullanımı” üzerine yaptı. Doktora tezi de benzer bir temaya sahipti. Teonanácatl (Psychocybe mexicana) olarak bilinen halüsinojenik mantarların kimliğini ve kullanımını ile LSD’ye benzer bir aktif bileşiği olan sabah sefasının bir türü olan ololiuqui bitkisini araştırdı.
Doktora derecesini aldıktan sonra Schultes, Hardvard Botanik Müzesi’ndeki araştırma görevlisi pozisyonunu kabul etti ve danışmanı Dr Ames’in rehberliğinde bir araştırmaya gitti. Ulusal Araştırma Konseyi üyesi olarak, Amazon avcılarının oklar ve dartlar için zehir olarak kullandığı bir bitki özü olan kürarı araştırması için kendisine 10 aylık bir hibe verildi. Cerrahlar, bitkinin uyuşturma özelliği nedeniyle bu maddeyle ilgileniyorlardı. Schultes de yerli insanların onu nasıl edindiğini araştırmak için ormanın kalbine gidiyordu. Tam bu an, hayatı akademiden maceraya dönüştü.
Çeşitli yerli halkla yaşadı, dillerini konuştu, geleneklerine katıldı ve engin bilgilerinin bir kısmını öğrendi. En önemlisi, kültürleri ve tıbbi bitki anlayışı hakkındaki bulgularını dış dünyayla kapsamlı bir şekilde belgeleyerek paylaştı.
Dr Schultes’in kürarı araştırması sayesinde Batı tıbbı, bu bitkiden hem büyük ameliyatlar sırasında kullanılan etkili bir kas gevşeticisi olarak hem de insan sinir sisteminin daha iyi anlaşılması açısından yararlandı.
Amazon’un yerli halkları arasında yaşayarak yaşamları ve şifalı bitkileri kullanmanın yolları hakkında fikir edindi. And Dağları, kalın orman ve güçlü nehirler ile dış dünya ile olan bağlantısı kesilen, Batılılar tarafından neredeyse tamamen bilinmeyen bir alan bile keşfetti. Amazon’da ilerlemek gerçekten riskli bir çaba. Özellikle yerli hakla olan ilişkilerin geliştirilmesinden bahsetmiyorum. Bu, içinde bitki bilgeliğini aramaya karar verdiği bağlamdı.
Dr Schultes neredeyse geçilmez, çamurlu ormanlık arazide yürüdü ve tehlikeli yollardan geçti. Uzun boylu, geniş omuzlu ve mavi gözlü, orman ortamın ve yerli sakinlerinin çoğuna yabancıydı. Amazon’daki çoğu insan da ondan korkmuyordu: “Ben yerlilerin düşman olduğuna inanmıyorum. Centilmenliği ortaya çıkarmak için gereken tek şey karşılıklı centilmenliktir.”
Bu yerli gruplarla geçirdiği on yıl boyunca karşılıklı anlayışları büyük bir seviye dönüştü. Schultes, Witoto ve Makuna halklarının dillerini öğrendi. Amazon’un bu bölümünün yerli toplulukları boyunca iyi tanındı ve kabul edildi. Hatta Kofán bölgesinin en bilgili ve saygı duyulan kürarı haline geldi.
Daha fazla oku: Amazon yerlilerinin sineması Ayahuasca’nın sanata etkisi
Schultes, güçlü bir psikedelik bitki karşımı olan ayahuasca’nın ritüel kullanımını anlamaya Kofán topluluğu içinde derinlemesine daldı. Şamanların ilacı hazırladığını, şifa ve kehanet için kullandıklarını gözlemledi. Ancak bugün bildiğimiz törenler, Batılıların ihtiyaçlarını karşılamak için geliştikçe orijinallerinden farklı olma eğilimindedir. Amazon’daki kutsal tıbbi bitki kullanımının titiz bir açıklaması, kabile yaşamının en ilginç ve önemli fotoğraflarından bazılarını Vine of The Soul: Medicine Men, Their Plants and Rituals in the Colombian Amazonia (Ruhun sarmaşığı: Şifacılar, Bitkileri ve Ritüelleri) kitabında bulunabilir.
Bölgedeki en usta şamanların Kofán’da olduğu biliniyordu. Hazırladıkları içkiler, karmaşık hazırlık aşamaları ve manevi güçleri ile ünlüydü. Şamanlar, kullandıkları kutsal bitkiler olan ayahuasca ve tütün sayesinde tıbbi ve ruhani amaçlarla muazzam bilgilerini açıklayabilirler. Eğitimleri sırasında sadece bu bitkilerle diyet yaparak ruhlarla bağ yaratırlar. Ruhlar da bunun karşılığında, bu bitkilerini, nasıl kullanıldığını ve ne sonuç doğurduğunu onlara gösterir.
Kofán’da kaldıktan sonra Dr Schultes, ayahuasca’nın yerli Amazon kültüründe bir geçiş ayini gibi bir şey olduğunu anladı. Yeni bir köye vardığında ayahuasca törenlerine katılmak için sık sık davet edilirdi. Bu sayde kabilenin güvenini kazanıp, yaşlılardan iletişim ve öğrenmeyi garanti eden saygıyı elde ederdi.
Schultes, ayahuasca’nın hazırlanmasını ve kullanımını bilimsel ve taksonomik olarak belgeleyen ilk kaşif. Ana maddeyi Banisteriopsis caapi asma (eski adı antik Quechua dilinde “ruhun sarmaşığı” veya “ataların sarmaşığı” anlamına gelen ayahuasca yada aya waka olarak biliniyor) olarak tanımladı. Çeşitlerinin çoğunu, yaşadığı yerli kültürler tarafından ayırt edilip ifade ediliği şekilde tanımlamıştır. Ayrıca Diploptery cabrerane (chaliponga veya chagropanga olarak bilinir) sarmaşığı ve DMT içeren Psychotria viridis (chacruna olarak bilinir) çalısı gibi farklı yerli grupların kullandığı katkıların bazılarını da katalogladı.
Ayahuasca ve kürarın yanında diğer bazı psikotrop bitkilerin keşfedilmesini ve belgelendirilmesini de Dr Schultes’in çabalarına borçluyuz.
Sibentoy’un Kamentsa şamanları tarafından kullanılan, beş saatlik uzun görsellere ve dört güne kadar etkiye yol açan borrachero bitkilerinin çoğunu tanımladı. Bu borrachero karışımlarının hazırlandığı bitki brugmansia genetiğinin bir çeşididir. Bu grubun hepsi, şeklinden dolayı angel’s trumpet (melek borusu) olarak bilinir. Zehirlilikleri ve psikoaktif etkileri ile ünlü olan datura genetiğine çok yakın akrabadır.
Schultes’in arayışının kutsal kâsesi yoco bitkisinin bilimsel tanımıydı. Kabuğu bir içecek üretmeye yarayan bu sarmaşık, ziyaret ettiği yerli halkların çoğunun evinde depolu duruyordu.
Bitkin ve sağlık durumunun kötüleşmesiyle Schultes, yağmur ormanlarından ayrılmadan hemen önce yoco bitkisini bulmak için son bir koşuya başladı. Tecrübesini şöyle anlatıyor: “Uçağın gelmesinden üç gün önce bir Amerikan yerlisinin çiçekli bir yoco bitkisini bulduğu haberi ile kürek çekmeye başladı. Ormandan sadece dört saat yürüme mesafesinde olduğunu söyledi. Tereddüt ettim. Bacaklarımdaki acı, itiraf ediyorum, neredeyse kazanıyordu. Aman ihayet gitmeye karar verdim. Açıkçası bir tane daha çiçeksiz liana bulmayı bekliyordum… Yürüyerek altı ya da yedi saat süren korkunç bir hac, çoğu zaman su ve çammur diz boyuydu. Hazina kucağımıza düşmeden önce yedi ağaç kesmek zorunda kaldık … bu koleksiyon sadece ilginç bir ilacı tanımlamamızı sağladı, aynı zamnanda bana, bilime yeni bir tür verdi.”
Sonunda, Dr Scheltes, kauçuk ağaçlarından kauçuk elde etmenin yollarını araştırmak için 13 yıl daha Amazon’da kaldı. Yaban kauçuk hakkında bilgi hazinesi edindi ve Amazon’un genel florasını keşfetti. Bununla birlikte, bunca zamandan sonra, sentetik kauçuk üretiminde sağlanan ilerlemeler ile bu program ABD hükûmeti tarafıdan sonlandırıldı. Doğal kauçuk üretiminin modası geçmiş olduğu düşünülerek federal destek yetersizliği nedeniyle hiçbir zanan yayınlanmayacak olan araştırmasının tamamı kayboldu.
Schultes akademik kariyerine devam etti. Harvard’da profesör olarak çalıştı. Botanik Müzesi’nin yöneticiliğini üstlendi. Çok sayıda botanik ve Latin Amerika kültür ve tıp dergisinin editörlüğünü yaptı. Ortak ve tek yazarlı olmak üzere birçok kitap ve akademik makale yazdı. Kitapları birçok dile çevrildi.
2001 yılında, 86 yaşındayken, Schultes’in epik hayatı Boston şehrinde, başladığı yerde sona erdi. Kuşkusuz onun bu olağanüstü deneyimlerle dolu hayatı gelecek nesillerin etnobotanistlerine, psikologlara ve birçok insana ilham verecek.
Dr Richard Evans Schultes’ Extraordinary Research with Amazonian Shamans yazısından We are the Hippies için Türkçeye çevrilmiştir.