Türkiye’ye dönmeden önce, kısa bir süre de olsa İsfahan şehrini görme fırsatım oldu. Aslında aynı hızla Şiraz’a da gidebilirdim ama yorucu İsfahan gezisinin ertesi sabahı ayak parmağım kan toplamıştı. Pert çıktığım için Tahran’a dönüp bir gün daha fazla dinlenmek istedim.

Bu süreç eylemlere denk geldiği ve İran yollarına hâkim olmadığım için tek başıma otostop çekmek istemedim ve otobüsle Tahran’dan yola çıktım (Arjantin Beyhaghi Otobüs Terminali). Güzel de oldu çünkü bu sayede dünyada rahat otobüslerin varlığından haberim oldu. 28 yıllık yaşamım boyunca otobüs koltukları aralıklarının iki karış olması algıma işlemiş. Bu otobüs seyahatinde ise bacaklarımı 180 derece uzatabildiğimi deneyimlemek resmen hayatımın şokunu yaşattı. Üstüne meyve tabağı vermeleri de benim için altın goldü. Otobüs içinde cenneti yaşadım! Dönüşü, gündüz saatlerine ayarladım ve aynı zamanda yolun güzelliğinin tadını seyrederek çıkardım.

İnternet bulamama ihtimaline karşı yola çıkmadan önce İngilizce bilmeyen insanlarla anlaşabilmek için bazı cümlelerin Farsçalarını not etmiştim. Otobüsün içinde internet mevcuttu ama ülke genelinde ne yazık ki ağır çekiyor. Gerekli telefon ve adresleri de kâğıda yazdım. Otobüsten inince taksiye bindim ve “gideceğim yeri aramasını” yazan notu gösterdim. Taksici telefonla görüştükten sonra yolun tarifini aldı ve beni sorunsuz ulaştırdı. 2016 senesinde Türkiye’deki bir festivalden tanıdığım Nilifour’un evinde kaldım. Hem atölye hem de yaşam alanı olarak kullandığı evinin bir odasını isteyenlere kiralıyor. Kendisi psychedelic ev eşyaları tasarlıyor. Eve gece vardığım için kısa bir sohbetin ardından hemen uykuya geçtim.

Bulunduğum bölgede hava genellikle gündüzleri sıcak ama esintili, akşamları soğuktu. İsfahan’ı Güneşli ama bir o kadar da rüzgârlı bir günde gezdim. Gerçekten çok esiyordu ve şal kafamdan durmadan düşüyordu. Rastalardan dolayı da bir yandan kafam, içinde terleyip kaşınıyordu. Örtme işi bu sefer çok sinir etmişti beni.

Kaldığım yer şehir merkezindeydi ve toplamda 6 yeri tamamen yürüyerek ziyaret ettim. Hepsi belirli aralıklarla birbirine yakın lokasyonlardaydı. Akşam beşten sonra ne yazık ki birçoğu kapanıyordu. Kapanmasa sanırım sınırlarımı zorlayabilirdim. Bu kadar tarihi bir şehrin sokaklarında yürümek gerçekten iyi hissettiriyordu. Sokakta insanlar cana yakın ve güler yüzlüydü. Genellikle İtalyan turistler vardı. Yerlisi, her yerde olduğu gibi ziyaret ettiğim noktalarda bir şeyler satmaya çalışıyordu. İlk etapta muhabbete girip, sonrasında çaya davet edip, en sonunda da şöyle bir dükkânım vara geliyordu konu.

Ulu Cami’ye doğru yürürken biri yanıma yaklaşıp, konuşmaya başladı. Nereye gittiğimi falan sordu. Kısa bir sohbetin ardından nasıl gitmem gerektiği konusunda yardım edebileceğini söyledi. Ben de teşekkür edip, çevrimdışı haritadan takip ediyorum zaten dedim ama bir anda elimdeki teli alıp, haritadan göstermeye başladı. Ürktüm, çünkü ben vermeden alması hoşuma gitmemişti ve aniden telefonu tekrar elime aldım. Çünkü acaba teli alıp, kaçar mı diye düşündüm. Tüm bilgilerin, fotoğrafların gitme düşüncesi beni saniyelik yıkmıştı. Belki iyi niyetliydi belki değildi… İnsan yine de güvenemiyor.

Keyifli İsfahan sokakları

Dinlene dinlene, keyifle, arada kaybolarak ama çevrimdışı haritamdan noktalarımı takip ederek gün boyu dolanıp, durdum. Planladığım tüm yerleri ziyaret ettim. Kurumuş derenin bile tadını çıkardım. İlginç bir çorba içtim. İnsanlarla sohbet ettim. Yürümekten ayaklarım şişti. Çok keyifliydi her şey, her köşe ayrı bir tarih, yapıları çok renkli… Şehir içinde yürümek o kadar zevkli ki adım başı tarihi bir dokuyla karşılaşabiliyorsunuz. Birçok yapıda İslami mimariyi çok net görebiliyorsunuz.

Günün sonunda eve taksi ile döndüm, çünkü ayağımı basamamaya başlamıştım. Akşamında da Nilifour ile başka bir arkadaşının evine, yeni tasarladığı yastık serisinin fotoğraf çekimi için gittik. Çok güzel geçen eğlenceli, bol sohbetli bir akşamın ardından yorgunluktan koltukta uyuya kalmışım.

Tüm İran seyahatinin sonunda kendimle ilgili yeni bir şeyin de farkına vardım…

Yaşanmışlığa olan saygımdan dolayı tarihi yerleri gezmeyi ne kadar çok sevsem de bu seyahatimde anladım ki şehir kargaşası beni daha çok yormaya başlamış. “Kesinlikle görmem gerek” diye kendimi planlamamaya, paralamamaya karar verdim. “Anı” yaşamanın ciddi önemini kavradım. Öteki türlü içine sürüklendiğim kaos beni bitkin düşürüyor. Yoldayken zaten ne olursa olsun karşına ilginç şeyler çıkıyor. Eğer evde oturup o anı yaşamak istiyorsan yaşa! Bu İsfahan’dan bağımsız içimden söylemek geçen bir şeydi sadece.

Not: Gezdiğim noktaları ayrı yazılarda tek tek anlatacağım.


Daha fazla oku: İran Tüm Gezi Notları