Müzisyen bir ailenin çocuğu olan M. Ali Vural yani nam-ı diğer Midi Junkies ile psy-trance yolculuğu üzerine sohbet ettik. 

Önce seni tanıyabilir miyiz? Neler yaptın, eğitimin nedir ve şimdi neler yapıyorsun?

Ben M.Ali Vural. 1988 Doğumluyum. Tavriya Milli Üniversitesi Türkoloji / Rus Dili Edebiyatı bölümünde Kiev’de yüksek öğrenimime devam etmekteyim. Tonmeister bir babanın oğlu olduğum için hep müzikle iç içe oldum. Annem de şarkı söylemeyi çok sever. Babamın 1999 yılında ilk pikaplarımı hediye etmesiyle müzik serüvenim başladı ve rap müzikle uğraşmaya başladım. Yani yaklaşık 20 yıldır devam eden bir maceranın içindeyim ve Psy-trance dışında Cartel ve Karakan’dan tanıdığınız Kabus Kerim’in de asistanlığını yapıyorum ve beraber müzik çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

Ne kadar süredir psy-trance müziği içinde aktif şekilde rol alıyorsun?

Aslında benim elektronik müzik dinlemeye başlamam 1998 yılında dayımın Rusya’dan getirdiği kasetleri ve Prodigy’nin Fat of the land albümünü dinlemem ile başladı. Tabii ki o zamanlar çocuk olduğum için dans müziği olarak dinliyordum. Sonrasında ilgimin olması ve de babamın ses sistemleri sattığı mağazasında çok vakit geçirmemden ötürü müzikle, kendimi deejayingle ve akabinde müzik prodüksiyonuyla iç içe buldum. 13 yaşımdayken ilk home studiomu kurup kendime ve arkadaşlarıma kayıtlar almaya başladım. 2000 yılından itibaren Türk hiphop camiasında aktif şekilde müzikler ürettim. Sonrasında 2004 yılında bir arkadaşımın Astral Projection – People Can Fly adlı bir şarkıyı göndermesiyle müzikal seyahatimin seyri bir anda değişiverdi. Öncesinde de etrafımızdaki discjockeylerden topladığım İskandinav progressive trance track’lere alışkındım, hatırlıyorum ki o yıllar progressive trance’in underground scene’de gerçekten en popüler olduğu zamanlardı. Lakin Astral Projection dinledikten sonra her şeyin bir anda değiştiğini fark ettim. Artık dinlediğim müziğin içerisinde ki hikâyede kayboluyordum.

Sonrasında fark ettim ki Goa-Trance benim kendi iç dünyamı müzikle ifade edebileceğim güzel bir yol. Bu olay benim hayatımda belki bir mihenk taşıdır. Yani 2004 yılından bu yana aktif olarak dinleyici ve prodüktör ve kimi zaman promoter olarak Türk psy-trance sahnesinde yer almaktayım. Lakin dinlemek ve çalmaktan haz aldığım tarzım dolayısıyla her gün geçtikçe genişleyen Türk psy-trance Sahnesi içerisinde fazla popüler biri оlmadığımı söyleyebilirim. Aynı zamanda buradan müjdeleyecek olursak yakında GOATURK adlı internet sitemizi aktif edeceğiz ve Goa-tance sevenlerle GOATURK partilerinde görüşeceğiz.

Goa soslu full-on Midi Junkies

Midi Junkies’in başlama hikâyesini bizimle paylaşır mısın?

Midi Junkies 2008’de gene benim tarafımdan kuruldu. Baslangıçta ben ve bir ortaokul arkadaşım beraber müzik çalıyorduk, sonrasında ben Midi Junkies ismi altında müzik yapmaya devam ettim. İlk EP’mi 2013 yılında Geomagnetic Records bünyesinden çıkarttım. Öncesinde 2011-2015 yılları arasında Rusya/Ukrayna’da aktif olarak birçok parti ve festivalde müzik çaldım. Sonrasında Türkiye’ye geri döndüm ve müzik çalışmalarıma Türkiye’de devam ettim. Bu zaman zarfı içerisinde Amerikan/Alman/Rus/İsrail menşeili plak şirketlerinden müziklerimi yayınlamaya devam ettim ve halende aktif olarak Midi Junkies ismi altında müzik üretmeye devam etmekteyim.

Tarzını nasıl tanımlıyorsun ve psy-trance senin için ne ifade ediyor?

Gençliğimde, ürettiğim müziği nasıl tanımladığımı sorduklarında Goa soslu full-On diyordum. Psy-trance’i genel olarak ele alacağımız zaman hayatımda kapladığı yer tabii ki de büyük lakin ben şahsen Goa-trance ve ambient /chillout/space rock/psychedelic rock dinlemeyi seviyorum. Belki verdiği huzurdan dolayı, belki içindeki synthesizer’ların içinde kaybolmamdan dolayı. Yüksek metronomlarda müzik dinlemekten pek hoşlanmıyorum çünkü beni çok yoruyor ve takip edemiyorum.

Heyecanlandıran synthesizer’lar

Aynı zamanda prodüktörlük de yapıyorsun. Müzik üretirken neleri kullanmaktan en çok hoşlanıyorsun?

İşin mutfağında müzik üretirken beni en çok heyecanlandıran şey tabii ki de synthesizer’lar. Bir synthesizer ile haşır neşir olduğum zaman ayağım yerden kesiliyor desem mübalağa etmiş olmam sanırım. Ama ruh hali, çevre faktörü bile müzik yaparken beni etkileyen faktörlerden birkaçı. Lakin dediğim gibi bir synthesizer her zaman benim ayaklarımı yerden kesmek için yeterli bir araç su sıradan hayatımda. Eski makineleri toplamayı ve bu makineleri prodüksiyonlarımda kullanmayı çok seviyorum. Aynı zamanda beraber çalışmaktan haz aldığım pek çok arkadaşım var, onlarla beraber çalışmak ekseriyetle bana çok keyif veriyor.

Türkiye’deki psy-trance müziğinin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsun?

Türkiye’de psy-trance müziğinin geldiği noktayı eskisinden faal olarak görüyorum, artık insanlar kendi müziğini üretiyorlar ve yurtdışındaki büyük label’lara ulaştırabiliyorlar. Aynı label’lar üzerinden release edebiliyorlar. Bu, on yıl öncesiyle kıyasladığımız zaman büyük gelişme. Türkiye’deki psy-trance sahnesinin gelişimini an ve an bizzat takip eden ve içinde olan biri olarak söyleyeceğim şu ki: her yeni gün yeni yetenekler, yeni müzisyenler çıkıyor. Bu sevindirici bir gelişme bence. Türkiye’nin uluslararası mecrada daha fazla Türk artist tarafından temsil edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Son olarak Türkiye’de bu müziğin gelişmesinde emeği geçen herkese selamlarımı gönderiyorum.

Ekstra special thanks and love 2: Vural Ailesi, Kabus Kerim, Resul, Kyoto&Leksa, Mindsphere, 8ekiz, Birol G, Atil Aykaya, K1, Sanchezz, Shahaf Shvartzman (Power Source) Zion 604 Team (Roy & Stephan), Black Mamba Family,  Nastya&Yura, Black Magic Tattoo, U$HA, Gypsydelicz, Loona Tunes, De Salva, Psytonik, Psychologist, Electic, Jesus, Lepic, Papa Roni, Dimitro (Zymosis), Hado Records, Padma Promotion ve unuttuğum herkese selamlar.

SoundCloud: soundcloud.com/midijunkies
Facebook: facebook.com/therealmidijunkies