Uçuşun ardından karbon emisyonunuzu nasıl dengeleyebilirsiniz?

Uçakla yolculuk etmek gerçekten zaman kazandırıcı bir teknoloji. Otobüsle gittiğiniz saatlerce yolu, 1,5 saate sığdırabiliyorsunuz. Havaalanına ulaşma, bekleme gibi sürelerin haricinde, varacağınız noktaya çok kısa zamanda ulaşabiliyorsunuz. Buraya kadar her şey çok güzel fakat bu kolaylıkla birlikte birçok sera gazı da havaya salınıyor. Yeşil teknolojilerle ilgili bazen yazılar okuyoruz ama sanırım bunlara biraz daha zaman var. O zaman bir uçuşun ardından karbon emisyonunuzu nasıl dengeleyebilirsiniz? Hadi gelin birlikte bunun üzerine biraz kafa patlatalım.
Uçağa binmeyerek karbon emisyonunun açığa çıkmasını engelleyebilirsiniz. Mümkün olduğunca, yakın mesafelerde otobüsleri ya da araç paylaşım oluşumlarını tercih edebilirsiniz. Bununla birlikte uzaklık ne kadar uzun olursa uçuş da o kadar verimli oluyor çünkü uzun yolculuklar, diğer uçuş aşamalarından daha az yakıt gerektiriyor. Bu yüzden, uzun mesafelerde uçmanın, yalnız araba kullanmaktan çok daha iyi olduğu söyleniyor. Kısa mesafelerde ise otobüs veya arabanızı kullanmanız daha iyi olabilir. Kendi aracınızla yola çıkacaksanız, yanınıza birilerini almayı unutmayın. Yolu boş gitmeyin!
Uçak yolculuğunda aktarmasız uçuşları tercih edin. Uçağın her iniş ve kalkışında daha fazla yakıt kullanılıyor. Bazı araştırmalar da, sıcak havaların daha ince olması ve uçakların kalkışını zorlaştırdığı için, sıcak havalarda uçmanın daha az verimli olduğunu öne sürüyor.
Business class ve first class ile uçmaktansa ekonomi uçuşunu tercih edebilirsiniz çünkü birinci sınıf uçuşlarda koltuklar daha büyük ve haliyle daha az insan uçağa binebiliyor. Araştırmalar, birinci sınıf koltuğunun, ekonomi sınıfı koltuğundan dokuz kat kadar daha fazla karbon ayakizine sahip olabileceğini tahmin ediyor.
Gölgeliklerin açık olması ile ilgili anonsları hepiniz hatırlarsınız ama geçenlerde farklı bir bakış açısı okudum. Gölgeliklerin karbon emisyonlarını azaltmasına yardımcı olabileceği aklınıza gelir miydi? Delta Air Lines Çevresel Sürdürülebilirlik Direktörü Christine Boucher, sıcak bir hedefe varıldığında gölgeliklerin kapatılması, uçağı soğutmak için kullanılan yakıt miktarını azalttığını belirtiyor. Bu, uçağın uçarken yarattığı tüm emisyonları engellemek için bir çözüm değil. Ancak havayollarının mümkün olduğunca yakıt tasarrufu yapmak adına ne kadar ileri gidebileceklerine bir örnek olabilir.
Geçen yıl, United Airlines Los Angeles dışındaki tüm uçuşlarında biyoyakıt kullanmaya başladı. AltAir Fuels tarafından yapılan biyoyakıtın, normal jet yakıtına kıyasla sera gazı emisyonlarını en az yüzde 60’ını azalttığı tahmin ediliyor. Ülkemizde biyoyakıt ile uçan bir firma yok ama bir gün yolunuz Amerika’ya düşerse buna dikkat edebilirsiniz.
Saldığınız sera gazları nedeniyle gezegen ısınan karbon dioksiti atmosfere atar. Siz de atmosferdeki karbon dioksiti emen ağaçları dikebilir ya da ağaç diken vakıflara bağış yapabilirsiniz. Ayrıca yurtdışındaki bazı havayolları “dengeleme” (carbon offset) hizmeti de veriyor. Bu şekilde veya diğer kuruluşlar aracılığı ile bir dengeleme yaratabilirsiniz.
İnsanların neden olduğu karbon emisyonu bugünkü seviyede kaldığı sürece ne kadar çok ağaç dikilirse dikilsin yeterli olmayacak. Aynı zamanda fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı azaltmamız gerekiyor.
Tüm bu çabalar, içinde yaşadığımız dünyadaki kendi sınırlarımız içinde, en doğru şekilde yaşayabilmek adına. “Ben” yaptığımda bir şey değişmeyebilir ama “Sen”, “Ben” ve “O” yaptığında kıpırtılar başlayabilir. Doğrusunu yapmak, öğrenmek, denemek, paylaşmak gerekir diye düşünüyorum.
Başlık Fotoğrafı: Ashim D’Silva/Unsplash