Son zamanlarda dark müziğe ilgi artarken bunun karşısında da, bu müzik türünü sert bulanlar konumlanıyor. Zevkler ve renkler diyerek ben işin içinden çıkarken, hi-tech ile ilgili sorularımı da Almanya’nın genç yeteneği Lunatic Insomnia‘a sormadan boş geçemedim. Biliyorsunuz Lunatic Insomnia yani David, bu Cuma Olimpos’ta başlayacak “Magic Halloween Party“de sahne alacak. 

David, bize kendinden bahsedebilir misin?

Elbette. 15 yaşımdayken liseyi bıraktım. Yani standart bir diplomam bile yoktu. Bu sistemin içinde, hele okul sisteminin içinde kendimi hiçbir zaman göremedim. Anlayacağınız biraz kötü bir öğrenciydim. Daha sonra bir fırıncının yanında çırak olarak işe başladım. Başka ne yapabilirdim bilmiyordum. Bu zamanlar biraz zorluydu. Daha sonra çıraklık işini bitirdim ve diplomamı almak için okula tekrardan başladım. Bütün olanlardan sonra bunu yapabileceğimi kanıtlamak istedim. Aptal değilim. Ayrıca geriye dönmek için fırıncılık dışında başka bir alternatifim de yoktu. Ardından okula başladım. Fakat bir dönemin ardından bıraktım ve bir yıl sonra biyomühendislik okumak için Münih’e gittim. Dört dönemi tamamladım ki bu benim için iyi bir şey. Yine de zorlu yıllardı. Dönem boyunca çok fazla bir şey yapmadım. Zorla derslere gittim. Bundan dolayı dönem sınavlarını geçebilmek için çalışmak zorundaydım ve çoğunlukla işe yaradı. Sınavdan bir hafta önce gerçekten zorlu oluyordu.

Üçüncü dönemdeyken babamı kaybettim. Bu durum beni biraz kötü etkilemişti ama kısa süre içinde tekrardan ayaklarımın üstünde durmayı başardım. Belki de beklediğimden daha hızlı oldu. Dördüncü dönemdeyken, psy-trance’ı keşfetmeye başladım. Tamamen yeni bir dünya keşfetmiştim. Macaristan’da düzenlenen Ozora festivaline katıldım. Benim ilk festivalimdi. Şaşırmış durumdaydım. Hayatımın çoğunluğunda biraz da olsa sistemin içindeydim,  sadece ticari festivallere ve partilere gitmişim. Böyle bir şeyin var olabileceğine hiç inanmamıştım. Bu kadar çok insanın yer aldığı büyük bir festival ve hâlâ barış dolu… Büyülüydü, çok güçlüydü ve sevgi doluydu. Orijinal Woodstock Festivalini hep hayal ettiğimden daha iyiydi.

Lunatic Insomnia: "Psychedelic kültür hayatımı değiştirdi"

Lunatic Insomnia: “Yollar bana ilham veriyor”

Bu festivalde edindiğim ve hayatımı değiştiren psychedelic deneyim böyleydi. Daha sonra birçok partiye gittim. Harika birçok tecrübe kazandım. Birçok harika insanla tanıştım ve inanılmaz diyaloglar içine girdim. Adım adım daha da açıldım, büyüdüm, bir sürü şey öğrendim (herhangi bir okulda veya üniversite öğrenilemeyecek şeyler daha çok… en azından daha kullanışlı bilgiler). Dördüncü dönemimden sonra biraz çöktüm. Çok fazla partiye gitmiştim, hatta bu dönem sınavlarına çalışmaya geç başlamıştım. Her şeyin yanında babamın vefatı da bunlara eklendi. Bunun üzerine bu dönemden vazgeçip, İspanya’ya seyahate çıktım. Hayatımda ilk defa gerçek anlamda uzun bir seyahate başlamıştım. Süreçte şimdiki eski sevgilimle tanıştım ve birlikte yola devam ettik. Dersleri bıraktım ve bir karavan aldık. İspanya’ya doğru gitmeye başladık. Birçok şey yeni birçok şeyi araladı. Beş yıldır seyahat ediyorum. Almanya’nın yaz mevsimi süresince genelde eve dönüyorum. İşte bu döndüğüm zaman müziğimi üretiyorum ve tekrar seyahate çıkıyorum. Tüm bu yollar bana ilham veriyor. İşte bu yüzden bazı şarkılarıma belirli ülke isimleri veriyorum.

Müziğe nasıl başladın?

Müzik her zaman içimde vardı. Daha çocukken gitar çalmaya başlamıştım. Uzun bir süre ara vermiştim. Punk, rock kültürü ile aşina olmaya başladığım zaman tekrardan gitarı elime aldım. Sanırım bu 18 yaşlarıma denk geliyor. Bir punkrock grubunda çalmaya başladım. Punkrock kültüründen kopmaya başlayıp, derslere de çalışmaya başlayınca yine gitarı bıraktım. İyi huylu bir öğrenciye dönüşmüştüm. Daha sonra seyahat etmeye ve tekrar gitar öğrenmeye başladım. İşte bu sefer bırakmadım. Hâlâ gitar çalıyorum ve daha öncesinden çok daha iyiyim. Bu aynı zamanda, hi-tech track’lerm için melodiler yazmamda bana yardımcı oldu. Mesela, “Whispers in the Dark“ın ilk bölümündeki melodilerinde gitar çalıyordum. Bunun bir hi-tech track’i için harika bir yatırım olacağını hissettim. Ayrıca enstrüman çalma yoluyla, melodileri yazma duygunuz çok daha iyi olabiliyor.

Soldan ikinci David (Lunatic Insomnia).

“İşte bu şekilde hi-tech’a bağlandım:”

Hi-tech’i tanımlayabilir misin bize? Neden bu tarz?

Uff… Zor bir soru. Benim için hi-tech müzik, birçok enerji ile olan müzik anlamına geliyor. Çünkü ilk olarak, (genellikle) çok hızlı, ikinci olarak birçok elemente sahip ve tecrübe edinmek için için birçok yeri hâlâ var. Gerçekten onu dark yapabiliyorsun, bu beni mutlu ediyor. Sample’lar ve melodiler koyabiliyorsun. Bütün çeşit araları verebiliyorsun. Drum&base, dub, tribal, world musi veya herhangi bir şeyi içine koyabiliyorsun. Çok çeşitli olabilir. Sanırım, hi-tech üretmek için asıl nedenim bu. İşte, ona sonunda nasıl bağlandım:

Psy-trance’ı keşfettiğim zaman, ilk iki yıl benim için darkpsy çok dark geliyordu ve hi-tech fazlasıyla çılgındı. Benim için birçok gürültüden oluşuyordu. Yaklaşık dört yıl önce, kardeşim (Kopophobia), Slovakya’da yapılan the Noise Poison Festival’ine gitmek istediğini fakat sadece hi-tech olacağını bana dedi. Şöyleydim: “Uff, ok. hi-tech dinleyebilirim fakat sadece hi-tech mi olacak?” Her neyse, festival için ona katıldım. Tripteyken ilk gece, dans pistine gittim. Dünyanın en çılgın ses sitemini ve 3D lazer gösterisini ilk defa gördüm. Hangi DJ çalıyordu bilmiyordum. O günlerde zaten çok fazla isim de bilmiyordum fakat DJ gerçekten çok iyiydi. Bu psychedelic durum içinde dans pistinde ayakta duruyordum ve daha önce bana gürültü gibi gelen bütün farklı sesleri, hassas ayarları, her şeyi aniden duymaya başladım. Etrafımı saran farklı sesler beni farklı hissettirdi. Ve beyin hücrelerime ve bilincime masaj yapıyor gibiydi. Aynı zamanda, çılgın lazer gösterisinden gözlerimi alamıyordum. Suyun içindeki 3D hologram projesi gibiydi. Değişiyor değişiyordu… Kendi kendime şöyle düşündüm: “Ahh, şimdi hitech’i anlıyorum. DJ bana ne anlatmak istiyor şimdi anlıyorum.” İşte bu şekilde hi-tech’a bağlandım.

“Kopophobia gerçekten iyi bir öğretmendi”

Lunatic Insomnia maceran nasıl başladı?

İlk Noise Poison Festival deneyimimden 1 veya 2 yıl sonra kendi müziğimi üretme konusu daha ve daha çok ilgimi çekmişti. Kardeşim (Kopophobia)’ya nasıl yapabileceğimi göstermesini sordum. Kendi kendine gerçekten birçok şeyi çözümledi. Bu tarz bir müzik için çok fazla eğitim alabileceğim bir yer yoktu. Nasıl üreteceğimi öğretmekte biraz zorlandı fakat başardı. Yani şanslıyım. Gerçekten iyi bir öğretmenim vardı ve bütün bunları kendi kendime öğrenmek zorunda değildim. Bu yüzden tarzlarımız birbirine benziyor.

Bazı insanlar yüksek bpm’den, bazı insanlar da düşük bpm’den nefret ediyor. Bir ortamda bpm’şer konuşulduğunda bu insanlar nefretlerini kolaylıkla dile getirebiliyorlar. Ne düşünüyorsun bu konu hakkında? Almanya’da da benzer şeyler oluyor mu?

Evet, Almanya’da da aynı muhabbet var. Sanırım bu her yerde böyle. İnsanlar, kendilerini diğerlerinden ayırmaya bayılıyor. Benim için hi-tech kesinlikle favorim fakat her tarzdan iyi müzik buluyorum da. Eğer biri bana hangi müzikten hoşlandığımı sorduğunda “İyi müzik olduğu sürece her şey”. Sadece ruha ve iyi üretilmeye ihtiyacı var. Yani birçok insanın darkpsy ve hi-tech türünden hoşlanmamasını anlayabiliyorum. Başlangıçta benim için de böyleydi. Sadece bu tarz müziği anlama ve bilinç kapasitesi yoktu. Sadece çok çılgın ve hızlıydı. Darkpsy ise çok dark’tı. Şimdi anlıyorum ki eğer darkpsy seviyorsanız “kötü bir insan“ olmaya ihtiyacınız yok. Şimdi anlıyorum ki bu, herkesin içinde bulunan karanlığı dönüştürmek için bir yol olabilir.Bu, zarar vermeden karanlığı ifade etmenin ve yaşamanın bir yolu olabilir. Aynı zamanda birçok insanın full-on/progressive sevmemesini de anlayabiliyorum.

Lunatic Insomnia: "Psychedelic kültür hayatımı değiştirdi"

“Gerçekten zırvalık”

Birçok full-on ve progressive prodüktörü var ve çoğunluğu gerçekten zırvalık. Birçok full-on ve progresive prodüktör, sadece aynı ses örneklerini, molaları ve darlıkları kullanıyorlar. Yani bu benim için yeterine sıkıcı ve beni birazcık rahatsız ediyor. Elbette aynı durumları farklı hi-tech track’lerinde görebiliyoruz fakat yine de çok daha fazla çeşit var. Gerçekten çok fazla full-on/progressive prodüktör var ve bu kadar kalabalık bir ortam içinde gerçekten iyisini bulmak zor.

Bununla birlikte iyi full-on/progressive/psy prodüktörler de var. Eğer insanlar kendilerini bu şekilde diğerlerinden ayırıyorsa bunu sevmiyorum. Bu dar kafalı olmanın bir yolu. İşte yine sistem içindeyiz. Farkı bir zevk, tarz diye bir şey veya biri için kendinizi kapatıyorsunuz. Yani, diğer psy-trance türleri hakkında elbette espiri ed yapıyorum fakat bunlar sadece eğlence amaçlı.

“Parti eminim iyi geçecek”

Magic Halloween Party’de Lunatic Insomnia projen ile çalacaksın ve bu senin Türkiye’ye ilk gelişin. Nasıl hissediyorsun?

Müziğimin Türkiye’ye ulaşması beni mutlu ediyor. 10 yıl önce Türkiye’de bulunmuştum. Gerçekten sevmiştim. Çok iyi vakit geçirmiştim. Hatta “In Istabul“ isimli bir track’im bile var. Bu eski track’lerimden ve SoundCloud üzerinde bulunmuyor fakat VA “VOODOO RHYTHMS VOLUME1” albüm içinde bulabilirsiniz.

Aynı zamanda biraz gergin olduğumu söyleyebilirim de çünkü birkaç gün önce bir sahnem vardı. Haftasonu, tamamen full-on şeklinde geçti. Fakat parti eminim iyi geçecektir.

Lunatic Insomnia: "Psychedelic kültür hayatımı değiştirdi"

Var mı yeni projelerin?

Şu sıralar “Kopophobia – Out Of Time/Lunar Eclipse” – Combo Remix“ üzerine çalışıyorum. Kendi tarzım ile bu iki track’i harmanlayacağım. Yeterince çılgın olduğunu şimdiden söyleyebilirim. Ayrıca totalde sekiz tane yayınlanmamış track’im var (Ne SoundCloud üzerinde ne de herhangi bir VA içinde). Magic Halloween Party’de çalacağım. Sadece live setim için özeller. Yani bunun için heyecanlanabilirsiniz.

En başarılı trakc’lerimden “Whispers In The Dark“ın ve yayınlanmamış bazı diğer track’lerimin de içinde olduğu bir albümü sanırım yakın zamanda yayınlayacağım.

Okurlara son olarak neler söylemek istersin?

Büyük destekleri için hepsine çok teşekkür ediyorum. Müziğimi dinleyip, onu kutladıkları için teşekkür ediyorum. Lunatic Insomnia ile live set çalarken, mutlu suratları görüp, sonrasında iyi geri dönüşler almak benim için her zaman büyük bir keyif. Çünkü insanlar sık sık bana “Lütfen müzik yapmaya devam et” diyorlar. Merak etmeyin, devam edeceğim.