Jerry Rothwell’in 2015 tarihli, 110 dakikalık How to Change the World belgeseli bizi ilk olarak 1971 Vancouver’ına, daha sonra Greenpeace adını alacak olan oluşumun tohumlarının (bilinçsizce) atıldığı günlere götürüyor.

“68 rüzgârının” gücünü henüz kaybetmediği, hippilerin hâlen Amerika kıtasında büyük ve etkin bir marjinal topluluk olarak var olduğu ama aynı zamanda soğuk savaşın da sessiz şiddetiyle dünyayı biçimlendirdiği günler…

İşte bu günlerde, bir grup Kanadalı çevreci aktivist, Amerikan hükûmetinin Amchitka Adası’nda patlatacağı ve bir yapay depreme neden olacak kadar kuvvetli bir nükleer bombanın testini engelleyebilmek için külüstür bir tekneyle Alaska Körfezi’nin buz gibi sularına açılıyor ve hikâyemiz başlıyor. 

How to Change the World
Bob Hunter (1971)

Bu ilk seferin başarısızlığı, balina terapisti olarak çalışırken bu hayvanlarla güçlü bir bağ kuran ve balina katliamına engel olmak için aktivist ekibe dâhil olup, uzun süre liderliğini de yapan Bob Hunter’ın gruba katılışı, dünya çapında yarattıkları sansasyon ve Greenpeace isminin doğuşunu beraberinde getiriyor. O günleri, bizzat grubun çekirdeğini oluşturan kadronun ağzından dinlerken, bir yandan da şimdi (hayatta kalanları) tonton yaşlılara dönüşmüş bu insanların, yine o günlere ait, birçoğu daha önce yayınlanmamış görüntülerini izliyoruz. Çoğu, 8 mm’in kendine özgü renklerine sahip bu görüntüler, belgeselin üzerine kurulduğu asıl temel niteliğinde.  

Belgeselde dikkat çeken bir nokta, ekibin medyanın gücünü çok iyi bilmesi ve bunu etkin kullanmak için ellerinden gelen her şeyi yapmak konusunda daha en baştan kararlı oluşu. Bugün belki 90’lardaki kadar olmasa da saldırgan, manipülatif eylemleriyle bildiğimiz Greenpeace’in bu ruhunun zaten işin başında, özünde var olduğu. Kendi adıma, bunu bilmiyordum.  

How to Change the World

How to Change the World’ü esas ilginç kılansa, bu amatör “oluşumun” Greenpeace ismini alıp, kimsenin beklemediği dünya çapında bir popülariteye hızla kavuşup, yağmur gibi yağan bağışlarla bir anda zenginleşerek birçok farklı ülkede temsilciliği bulunan bir “kuruma” döndükten sonra yaşanan afallama, bocalama ve güç paylaşımı sürecine de oldukça (belgesel formatı ve süresinin izin verdiği ölçüde) ayrıntılı değinmesi. Baştan beri altta sessizce fokurdayan kişisel husumetlerin taştığı, ihanetlerin, ayrılıkların, karşılıklı ithamların, bir sürü uluslararası davanın art arda patladığı bu süreç de, belki izleyenlere benim gibi “savaştığı şeyin kendisine dönen” trajik kahramanları hatırlatmıştır. 

Bir avuç “hippinin” Alaska’nın buz gibi sularında başlattığı çılgınca protesto girişiminden, onlarca ülkede çok daha büyük bütçelerle hareket eden bir organizasyona hızla evrilen Greenpeace’in hikâyesi, hala devam ediyor…

Yönetmen: Jerry Rothwell
Tarih: 2015-UK
IMDB: 7.6