Barış Manço yaptığı rock türündeki öncü müzikleriyle Türk müzik tarihine damgasını vurdu. Yaşadığı dönemde dünya insanı bir profil çizmesinin yanı sıra eserleriyle ve yaptıklarıyla çağının çok ötesine ulaşmayı da ayrıca başardı. Bugün kendisini tanıyıp da Dönence şarkısını bilmeyen neredeyse kimse yok. Bu şarkı Türkçe psychedelic rock dalında, birçok insan için Türk müziğindeki tüm şarkıların üstünde ve insanı derinlemesine bir ruh yolculuğuna çıkaran bir şarkı olarak kabul edilir. Peki, nedir Barış Manço’nun Dönence şarkısının hikâyesi ve bu şarkıda bize anlatmak istediği? O’nun psychedelic rock müziğindeki başarısı üzerinden bu şarkının da hikâyesini anlatmak istiyorum.

Dünyanın iki büyük savaştan henüz çıktığı, bu savaş travmalarının da yeni yeni atlatılmaya çalışıldığı 60’lı ve 70’li yıllarda psychedelic düzlemde birçok sanat eseri karşımıza çıktı. Müziğe de yansıyan psychedelic akımlar, yeni teknoloji elektronik müzikten henüz söz edemediğimiz bu dönemde kendisini en çok rock müzik ile hissettirdi. Psychedelic akımın müzikteki ilk ortaya çıkışlarına dair merakınız varsa The Trips Festival ve Psikedelik Akımın Doğuşu başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz. Evrenselliği tartışmasız olan müziğin, psychedelic rock türünün ülkemize girişi de tam olarak aynı yıllara tekabül ediyor. Bu konudaki öncü kabul edebileceğimiz ustaların başında da elbette ki Barış Manço geliyor.

Bu yazıda zaten ayrıntılı inceleyeceğimiz ve çok bilinen Dönence şarkısı haricinde ayrıca ondan çok daha önce 60’lı yılların sonunda Kaygısızlar grubu (Genç gitaristler Mazhar Alanson, Fuat Güner, baterist Ali Serdar ve bas gitarist Mithat Danışan’dan oluşan grup) ile 45’lik olarak kaydettiği Trip ve Runaway isimli parçaları da Barış Manço’nun psychedelic rock türünde bize sunduğu, nispeten daha az bilinen fakat mutlaka dinlenmesi gereken şaheserlerdir. (Ayrıntı: Trip parçası ‘Baba Bizi Eversene’ filminin yirminci dakikalarında bebek ağlayınca Erol’un bebeğin sesini bastırması için açtığı ve baba rolündeki Hulusi Kentmen’in de ‘Oğlum kapatsana şu zırıltıyı’ dediği parçadır.)

Dönence şarkısı ve psychedelic rock müzikteki başarısı

Dönence ile çağının ötesinde bir sanatçı olduğunu gösterdi

Daha iyi ifade etmek gerekirse; yaptığı psychedelic rock müziğinin, Pink Floyd, The Beattles, Led Zeppelin gibi dünyada öncü grupların kalitesinde olduğunu genellikle belirli bir müzik bilgi birikimine erişip dinleyince anlayabiliyoruz. Üstelik Barış Manço 60’lı yıllarda bu psychedelic rock türündeki şarkılarını bestelediğinde Pink Floyd henüz 1969 Woodstock Festivali‘nde alt grup olarak çıkan ve pek bilinmeyen bir gruptu. Ülkemizde de o yıllarda özellikle arabesk müziği hüküm sürüyordu. Bu açıdan baktığımızda Barış Manço’nun yaptığı müzik ile ne kadar çağın ötesinde bir sanatçı olduğunu iyi anlayabiliriz.

Barış Manço’nun hiç şüphesiz bir dünya insanı olması ve o dönemin müziğini yerinde de görmesi neredeyse dünyayla aynı anda ve aynı kalitede eserler üretmesini sağladı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında dünyaya gelmesi dolayısıyla Barış ismine sahip ilk çocuk olması da tesadüf değil. Barış Manço’nun ardından Türkiye’de doğan binlerce çocuğa Barış isminin konulmuş olması, O’nun bu dünyaya barış ve sevgi yayma isteğine daha derin bir anlam kazandırıyor. Kendisinin yaşadığı çağın ötesine taşan çizgisine dair bu şekilde bahsedilecek pek çok ayrıntı bulunsa da yazının esas konusundan kopmamak adına yazının esas odağı Dönence ile derhal konuyu toparlıyorum.

Bas gitar, elektro gitar, klavye, davul, zil, ksilofon ile kusursuz bir altyapı ve vokaliyle derinlere çeken sözler

Barış Manço’nun Dönencesini en doğru anlatımla aktarmayı hedeflerken, şarkının hikâyesine öncelikle onun cümleleriyle başlamak en doğrusu olacaktır. 1982 tarihli Tv’de 7 Gün isimli bir dergideki röportajında bu şarkısı hakkında şöyle diyor:

Dönence, dünyanın iki ayrı kutbundaki meridyenleridir. Ve hiçbir zaman da birlikte olamazlar. İnsanın doğasında da iki zıt kutup vardır. Bu, kendisinde olmayanı arama içgüdüsüdür. Örneğin; kış mevsiminde yazın gelmesini bekler yazın da kış mevsimini ararız. İnsanlar hiçbir şeyin tamamına sahip değillerdir. Her şeyin yarısını yaşarlar. Örneğin; 12 saat geceyi, 12 saat gündüzü yaşıyoruz. Ama 24 saat boyunca gündüzü veya geceyi yaşayamıyoruz. Yani devamlı bir beklenti ve umut içinde yaşayıp duruyoruz. Bu beklenti ve umudun da bir sonu yok, dönüp duruyor. İşte tüm bu düşüncelerin ışığında dönence doğdu. Şarkının müziğini Kurtalan Ekspres’ten bas gitarist Ahmet Güvenç ve tumba ritmdeki Celal Güven isimli arkadaşlarım yaptı. Aslında Dönence yoruma açık bir parça. Çünkü bizim dinleyici kitlemiz çeşitli kesimlerden oluşuyor. Bu çeşitli kesimlerden gelen insanlar da bu parçadan kendilerine göre bir sonuç çıkarıyorlar. Zaten arzu ettiğimiz bu soyut parçadan herkesin arzu ettiği somut sonuçları çıkarmasıdır.”

Ayrıca yine 1982 yılında yayınlanmış olan Teleskop isimli TV programındayken bizzat kendisinin ağzından şarkının hikâyesini dinleyebildiğimiz bir video da mevcut.

Karanlıktan seslenen ilahi bir ses

Şarkı, nerede duyulsa hemen tanınan sevimli ksilofon melodileri ile başlıyor. Ardından synthesizer ön plana çıkıyor. Şarkı, dinleyenlere o yılların buhranını adeta yansıtan bir büyüklüğe sahip. Sonra bas gitar ve elektro gitar hissettiriyor kendini. Barış Manço “karanlıktan seslenen ilahi sesiyle” vokaline başladığı anda, sevimli ksilofon melodisi de yeniden devreye giriyor. Buradan sonra müzik, sözleriyle birlikte içinizde doğurduğu hisle beraber zihninizi yavaş yavaş karamsarlıktan aydınlık bir umuda doğru sürüklüyor. Müzikteki altyapının kusursuzluğu bir yana dursun, sözlerini dikkatlice incelediğimizde karşımızda bir şaheser olduğunu görmemek imkânsız. İlk bakışta mekansal manada düşünülebilecek sözlerin, dinleyip anlam kazandıkça zamansal ifadelere dönüştüğünü ve insanı ayakta tutan “umudun” tam karşılığı bir yerlere oturduğunu görüyorsunuz.

Gün çoktan döndü buralarda
Ve ben simsiyah bir gecenin koynunda, yapayalnız bekliyorum
Duyuyorum, görüyorum, bir gün gelecek dönence biliyorum

Simsiyah gecenin koynundayım yapayalnız
Uzaklarda bir yerlerde, güneşler doğuyor
(Biliyorum, dönence)

Şarkı neredeyse her dinleyene, her dinlemede farklı aydınlanmalar yaşatıyor. Öyle ki aynı şarkıya ait aynı sözler kimi zaman ölüm ve yeniden doğuşu anlatıyormuş gibi düşündürüyor kimi zaman da içindeki arayışta kaybolan insanın çaresiz bekleyişini muhteşem metaforlar ve betimlemeler eşliğinde anlatıyor. Hemen yukarıda gördüğünüz müziğin klibi, dönence metaforuna uygun biçimde ksilofon ile başlayıp ksilofon ile bitişi gibi kusursuzca düşünülmüş detaylar da barındırıyor. Video biterken tekrar başlattığınızda videonun başındaki ilk görüntü ile son görüntünün aynı olması ile bu bahsettiğim dönence metaforunu görebilirsiniz. Kulağınız müzikte olduğunda da aynı dönence etkisi müzikte de devam ediyor. Yani bu parçayı tekrara (loop) alıp dinlediğiniz vakit ne müzikteki ne videodaki bütünlük kaybolmuyor. Tıpkı iki dönence arasında gidip dönen Güneş’e vurgu yaparcasına… Bu metafor adeta insanın yaşarken tüm karamsarlıklara rağmen içindeki umut sayesinde ayakta durabildiğinin ve ömrümüzün başlangıç ile bitişinin zaman çizgisinde aynı noktada birleştiğinin ince bir mesajıdır bize Barış Ağabeyin.

Kupkuru bir ağacın dalıyım yapayalnız
Uzaklarda bir yerlerde, bir şeyler kök salıyor
(Görüyorum, dönence)

Çatlamış dudağımda ne bir ses, ne bir nefes
Uzaklarda bir yerlerde, türküler söyleniyor
(Duyuyorum, görüyorum, biliyorum)

Umut ve tatminsizlik

Sözler ve müziğin bütünlüğü, tıpkı ortaya çıktığı dönemdeki gibi nispeten karamsar bir havayla başlayıp ilerledikçe umutlandıran tempodadır. Bunun da, bu şarkının dinledikçe içimizde umudun tam karşılığı bir yerlere oturmasının nedeni olsa gerek diye düşünüyorum. Umudu anlatırken insanın içindeki tatminsizliğinden ve olmayanı arayışından da bahsediyor. Öyle görünüyor ki büyük sanatçı Barış Manço varlığımızın manasını ve kendi içindeki cenneti aramaya çalışırken keşfettiklerini bize bu parça ile anlatmaya çalışmış. Ancak bu şarkının müzikal alt yapısı ile genel metaforlarını açıklamaya çalıştıktan sonra yukarıdaki röportajıyla Barış Manço’nun da istediği gibi herkesin arzu ettiği soyut anlamı özgürce çıkarması maksadıyla daha fazla hayal ve umut ettiklerinize sınır koymamıza gerek de yoktur.

Bu güzel eseri, içerisinde barındırdığı bu tarz metaforlar ve kusursuz müzikaliyle We Are The Hippies tarzıyla ayrı bir inceleme yaparak Dünyanın ortak bir karamsarlığa büründüğü bugünlerde paylaşmak istedik. Barış Ağabeyin bu anlam dolu hatırasının “umut” olması dileğiyle ve yine haklı çıktığı üzere: biz geçmişte simsiyah bir gecenin koynunda beklerken bizden habersiz uzaklarda bir şeyler kök salmış. Şimdi yapayalnızız ancak; uzaklarda bir yerlerde yine güneşler doğuyor, türküler söyleniyor. Gün dönen de, Dönence!

Bonus: İllüstratör Mustafa Ahmet Kara’nın hazırladığı animasyonlu klip. Klipte eserin orijinalindeki gibi aynı dönence metaforu yansıtılmış.