Gambiya gezi notları: Welcome toubabs

Gambiya seyahatinin ilk yazısını okumayanlar buraya göz attıktan sonra devamı olan bu yazıyı inceleyebilirler. Welcome tuobabs isimli ikinci bölümü keyifle okuyun!
İkinci gün Kundong Numu Kunda ve Sibito Köylerindeki kadın bahçelerinin açılışını yapmak ve solar ışıklandırma projesinin yer olduğu Kwinela Nyakunda Köyü’nü ziyaret etmek üzere yola koyulduk. Köye yaklaştıkça çocuklar “Welcome toubabs , welcome toubabs” (1) diye bağırmaya başladılar.
Dans ederek karşılayan kadınlar gülümseyerek poz veriyorlar, her bir çocuk el sıkışarak “Hello, what’s your name, how are you?” diye soruyor. Dokunmak istiyorlar. Elinizden tutuyorlar.
Bazılarının bakışları çok donuk ama boş değil. Ne geçiriyorlar akıllarından acaba diye düşünmeden edemiyorum. Bazı çocuklar, gözlerini kaçırmadan sizi izliyor. Sizi taklit ediyor. İlginç geliyorsunuz onlara. Onlar da bize ilginç geliyor.
Çok az saçları var, hepsi tüysüz. Saçları peruk. Kadınlar rengârenk elbiseler içindeler. Takıp, tanıştırmayı ve makyaj yapmayı seviyorlar.
Dans edenlere para vermek gerekiyor. Zaten bir beklentileri oluyor beyaz insandan.
Bahçenin ve kuyunun yerini gördükten sonra seremoni yapılacak yere geçiyoruz. Köyün imamının duası ile başlıyor ve bitiyor. Bundan sonraki tüm törenlerin açılış ve kapanışları bu şekilde oluyor. Yalnız Türkiye’deki İslamiyet ile pek aynı değil. Baş örtüsü oranı az, kadın ve erkek aynı yerde namaz kılabiliyor.
Törenin ardından ikramlar için evlerine davet ediyorlar.
Perşembe günü Senegal’e gidileceği için vizeleri halletmek üzere elçiliğe gittik lakin Senegal’in özel bir günü olması nedeniyle kapalıydı. Geçişte halletmeye karar verdik. Aradaki boşluğu da şehir içinde dolaşarak doldurduk ve saatimiz gelince Kubuneh Kadın Bahçesi’nin açılışı için yola devam ettik. Sulama sistemi için güneş paneli bağışlanmıştı bu köye.
Enerjisi ile sizi şaşırtan her yaştan kadının dansı bizi büyüledi. İlginç kıyafet tasarımları ile bizler için gösteri yapıyorlardı. Ellerindeki basit çalgı aletleri ile şarkılarına ritim tutuyorlardı. Boyunlarındaki uzun kolyeleri dansa davet etmek için size hediye ediyorlar. Bu geçici bir hediye yalnız. Daha sonrasında bu kolyeleri ufak bir para ile geri vermek gerekiyor.
Elinde bozuk bir kamera ile bizi karşılayan yaşlı bir kadın vardı. Öyle güzel rol yapıyordu ki, tören boyunca kamera çekiyormuş gibi yaparak bizleri eğlendirdi.
Çocuklar davulcunun müziği ile tepinmeye başlıyor. Ritim duyguları inanılmaz. Genetik olmalı bu. İzlemek çok keyif verici. Dansları psychedelic festivallerdeki insanların ritimleri gibi… Psychedelic’in ruhları hippileri aşarak Afrika’ya kadar uzanıyor sanırım.
Karşıya feribotla geçmeden önce Soma Belediyesine uğrayıp, başkanı da aldık. Biletimizi de aldıktan sonra Farafenya bölgesindeki geçiş noktasına geldik. İnanılmaz bir kuyruk vardı ama bize geçiş önceliği tanınmıştı. Tabii bu onlar için pek hoş değildi. Günlerce, haftalarca bekleyenler bile oluyormuş.
İskeleye yanaşan, iki sıra arabalı çok eski vapuru fotoğraflamak isterken görevli karşıdaki ofisten seslenerek uyardı beni. Tamam işareti yapıp, arabaya kaçtım. Peşimden bana bakınmış, fotoğraf makineme el koyabilirdi. Geçişte de görmesin diye koltukta aşağı kaydım. Sorunsuzca feribot bindik. 10-15 dakika sürdü deniz yolu. Ücret ise kişi başı 15, araçla 150 dalasi.
Sare Samboe su kuyusunun açılışı için köye varıp arabadan indiğimiz gibi tüm köy halkı sırayla el sıkıştı bizlerle. Hepsi çok heyecanlı görünüyordu. Gambiya ismim Chaneh, adaş Chaneh de Afrika elbisesi hediye etti. Giydirdikten sonra köyden bir kadın da kolyesini verdi. Sonra herkes Chaneh diye seslenip, gülüşmeye başladı. Yeterince vakit geçmişti burada, daha üç köy ziyaretimizi bekliyordu. Bugün yorucu bir gün olacaktı.
Her topluluk farklı kültüre sahip. Tawakaltu Köyü’ndeki kadınlar dans etmedi. Biraz daha dindar bir oluşumdu ve ilginçtir hepsinin elinde bir telefon vardı ve bizleri kayda alıyordu.
Birang Kunda Köyü, dört çalgıcı ve dans eden kadınlarla karşıladı. Müziği inanılmaz güzeldi. Kadınların ayaklarını oynatışlarından gözlerimi alamadım. Onlarla birlikte ruhumu dans tanrılarına teslim etmeye hazırdım.
Kerwan Belediye Başkanı içten bir konuşma yaptı. Bu köy, uzaklarda, biraz daha içeride konumlanmış. Kaç tane hamile kadının içme suyu satın almak için çıktığı bu yolda can verdiğinden bahsetti. Köylerindeki içme suyu kuyusunun ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Misiranding Köyü’ne karanlıkta varmaya çalıştık. Beş dakika selamlaşıp, son feribot saatine yetişmek için tekrar yola çıktık. Eğer yetişemezsek sabah seferini beklemek zorundaydık ve arabada uyumak. Şanslıydık ki erken varmayı başardık. Ama üç köyü Gambiya’nın sıcağı altında ziyaret etmek yorucuydu gerçekten.
Devamı sonraki yazıda…
(1) Gambiyalıların, beyaz ve açık tenli insanları tanımlamak için kullandıkları kelimedir. Aşağılayıcı bir kullanım değildir, sadece tanımlamadır. Gambiya’da, Avrupalı insanların toubab diye neden çağrıldığı pek açıl değl. Arapçada doktor anlamına gelen “tabib” kelimesinden geldiği düşünülüyor. O dönem Avrupa’dan birçok misyoner ve doktor bulunuyordu. Diğer teori ise Gambiya hâlâ Britanya sömürgesiyken, Britanya para biriminin ondalıklaştırma öncesi döneminden “two bob” 2 şilin (eski İngiliz gümüş para birimi) kelimesinden türetildiğidir.