Avcı-toplayıcı (Paleolitik) çağda yaşayan insanların karınlarını doyurmak ve güvenlik dışında hayatlarında başkaca dertleri pek yoktu. Ancak bundan 12 bin yıl önce ne olduysa Yukarı Mezopotomya bölgesinde, bugün Dicle ve Fırat arasında Şanlıurfa’nın kuzeydoğusundaki Göbekli Tepe’de bulunan, sayıları 500’ü bulan insanlar bir kırılma noktası geçirmiş ve bunun etkisiyle bir kült alanı oluşturmuşlar. Buraya tam anlamıyla bir yerleşim alanı diyemiyoruz çünkü burada yerleşim olduğuna dair yeterli bulgular yok.

Avcı toplayıcı insanları, bu kült yapıların inşasına iten duruma kırılma noktası demek zorundayız çünkü Göbekli Tepe herhangi bir gelişimin sonucu da değil. Göbekli Tepe basitten komplekse doğru herhangi bir geçiş izi olmaksızın, tarih sahnesine aniden öylece ortaya çıkmış kusursuz bir yapı.

Göbekli Tepe şamanlarının derin kozmik kültürü

Göbekli Tepe’nin 1980’lerde henüz gün yüzüne çıkarılmasından önce dahi bu bölgenin konum itibariyle Âdem ve Havva’nın cennetten kovulduktan sonra yer yüzüne gönderildikleri bahçenin yer aldığı bölge olduğuna dair yaygın inanışlar vardı. (Eden’s Garden) Arkeolojik bir bölge olarak ilk kez 1963 yılında, Türk ve Amerikan bilim insanlarının yaptığı bir yüzey araştırması sırasında tespit edilmiştir. Tamamen keşfinden sonra dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğu ve aynı zamanda en eski tapınağı unvanını almıştır.

1980’li yıllarda Klaus Schimidt’in; “Orayı ilk gördüğüm birkaç dakika içinde bir karar vermem gerektiğini anladım. Ya arkamı dönüp gidecek ve kimseye bir şey söylemeyecektim ya da hayatımın geri kalanını burada geçirecektim” sözü ve gerçekten de ömrünün son 20 yılını Göbekli Tepe’de geçirmiş olması bölgenin gizemi ve içinde barındırdığı muazzam hikâyelerin derinliği hakkında ipucu vermektedir. Onun harcadığı yıllar sayesinde dünya tarihini değiştiren bu yapı bugün gün yüzüne çıkmıştır.

MÖ 10 bin yılında insanlık burada bir inanç merkezi inşa etmiş. Yalnızca bu bilgi bile, insanın tarihsel serüvenini iyi bilenler için elektrik çarpması etkisi yapacak kadar sarsıcı bir bilgi!

Göbekli Tepe şamanlarının derin kozmik kültürü

Bugüne kadar kazılan alanda, 5:4 oranında (plasentayı andıran) tam daire şeklinde olmayan, hafif eliptik, ortada iki tane 5,5 metre uzunluğunda T şeklinde kireç taşlarının olduğu etrafında da halka şeklinde 10-12 taşın dizildiği, A’dan F’ye kadar adlandırılan ama sadece A, B, C ve D yapılarının eksiksiz olarak orta çıkarıldığı bir mimari söz konusu. En eski tarihli olanlar C ve D yapıları. Diğerleri daha yakın döneme ait. İlginç olan durum ise ilk yapılan anıt gömüldükten sonra bir yenisi yapılmaya başlanmış. Bu şekilde gömülmüş olmaları da bugüne kadar zarar görmeden gelmelerine imkân sağlamış. İlk yapılanlar mimari açıdan daha mükemmel iken, zamanla yapılar daha basitleştirilmiş şekilde taklit edilmiş gibi gözüküyor.

Burada dikili taşların çoğunun üzerinde insan, el, kol figürleri ile çeşitli hayvan ve soyut semboller kabartılarak veya oyularak betimlenmiştir. Ancak bu bahsedilen motifler süsleme amacıyla olamayacak kadar da yoğun biçimde kullanılmıştır. İşte bu sebeplerle tüm bu kompozisyonun bir öykü, bir anlatım veya bir mesaj ifade ettiği düşünülmektedir.

Göbekli Tepe şamanlarının derin kozmik kültürü
Solda, Araştırmacıların üzerinde en uzun süre çalıştıkları Sütun 43 yer almakta. Üzerinde akrep, akbaba, yılan, ereksiyon halinde başsız bir insan, kuşlar ve çeşitli figürler vardır. Ortada Sütun 10 üzerinde bir tilki, en sağda yer alan Sütun 2 üzerinde ise sığır, tilki ve turna figürleri yer almaktadır.

Göbekli Tepe’denin hikâyesi tam tamına 12 bin yıl önceye dayalı. Klasik tarih anlatımında, henüz Neolitik çağ olarak adlandırılan tarım ve hayvancılık çağına geçmeden önceki ilkel (Paleolitik) çağdaki avcı-toplayıcı olan insanların mimari gerektiren işlerle uğraşmadıkları, daha çok günlük olarak hayatta kalmaya yetecek araç gereçler geliştirmeye çalıştıkları biliniyordu. Böylesi kompleks bir tapınağı inşa etmesi için insanın önce barınak yapmayı öğrenmesi, sonra tarıma başlayarak yerleşik hayata geçmesi gerekiyordu. Üstelik yerleşik hayata geçmemiş ilkel avcı toplumlarında inancın yerinin olmadığı da düşünülüyordu. İşte Göbekli Tepe tüm bu ezberleri bozdu.

Göbekli Tepe şamanlarının derin kozmik kültürü

Öyleyse Göbekli Tepe’yi kimler, nasıl ve neden inşa etti? Burayı inşa edenler bir süre sonra neden yarattıkları tapınağı yeniden toprağa gömme gereği duydular? Göbekli Tepe inşa edildiği günlere dair hangi mesajları bize anlatmaya çalışmaktadır?

Swiderianlar ve Şamanların buluşması

Eldeki tüm veriler bu kült yapıların bir grup şaman, savaşçı, avcı ve ayrıca muazzam güce sahip, taş aletleri uzmanca kullanabilen bir kültürün üyeleri tarafından inşa edildiğini işaret ediyor. Anatomik bulgular ise bu insanların çarpıcı bir görünüme sahip olduklarını gösteriyor. Aşırı uzun kafaları, yüksek elmacık kemikleri, uzun yüzleri, büyük çeneleri ve bazılarının da Neandertal melezi olduklarını gösteren güçlü çıkıntıları var.
Peki, kimdi bu Neolitik çağ insanları? Maalesef bu bilgiyi kesin olarak bilemiyoruz ancak en güçlü teoriler bu insanların bugünkü Polonya bölgesinden gelen ren geyiği avcıları Swiderian topluğu olabileceği (Collins, 291) ya da bu bölgede yaşayan Zarzianlar olabileceği yönünde. Bulgular bu insanların Swiderianlar olabileceği yönündeki ihtimali daha güçlü kılmakta. Göbekli Tepe’de bulunan obsidiyen parçaları, hassas yongalama tekniği, yaprak uçlu mızraklar gibi teknolojileri bulunan Kuzey Avrupa düzlüklerindeki ren geyiği avcılarının bu bölgeyle bağlantılı olabileceğini düşündüren bulgulardır.

Göbekli Tepe şamanlarının derin kozmik kültürü

Üstelik Swiderianların o dönemde ender görülen sofistike bir kozmolojik bilgiye sahip olduklarını da görüyoruz. Swiderianlar kuşların astral seyahat sembolü olduğuna ve şamanın gök dünyasına ulaşma şeklinin bu olduğuna inanıyorlardı. Avrupa’da bu inanç ve uygulamalarla en sık ilişkili olan kuş kuğu iken, Güneybatı Asya’da Neolitik çağın başlarında ölüm ve dönüşümün başlıca sembolü olan akbaba idi. Her iki kuş da Cygnus (Kuğu) takımyıldızı ile tanımlanmıştır.

Yazının keşfinden önceki bir toplum olduğu için semboller ile kendilerini ifade etmeye çalışmışlar. Bu sebeple Göbekli Tepe tapınağında çok gelişmiş bir sembolizm kültürü vardır. Araştırmacılar Göbekli Tepe’de bulunan taşların üzerindeki sembolleri anlamlandırmak için 1995 yılından beri uğraşmaktadırlar. Bu tapınakta günümüzde dahi ne anlama geldiği çözülememiş semboller vardır. Sembollerden yola çıkarak diyebiliriz ki bu tapınakta ayinler yapılmakta, doğum ve ölüm törenleri düzenlenmekte ve yıldızlara tapılmaktaydı.

Göbekli Tepe şamanlarının derin kozmik kültürü

Yazar Andrew Collins bir röportajında avcı/toplayıcı bir toplumun aniden dünyada eşi olmayan böyle ihtişamlı bir yapı inşa etmesinin nasıl mümkün olduğu konusunda şöyle söylüyor: ”Buradaki geçişin bölge nüfusunu nasıl etkileyeceğini ve motive edeceğini iyi bilen, son derece güçlü ve çok kurnaz şamanik yönetici elitler tarafından yönetildiğini sanıyorum. Göbekli Tepe gibi siteleri inşa etmek için yüzlerce insan gücü gereklidir ve bu kitleleri ancak elit şaman yöneticilerin ikna ediciliği bir araya getirmiş olmalıdır. Buraya gelen bu şamanik elitlerin Mısır ve Sudan’daki Yukarı Nil bölgesinden olduğunu sanıyorum. Şamanik elitlerin bölgeye girdiğini ve basit avcı-toplayıcı toplum ile karşılaştığını sanıyorum ve onların yerleşik çiftçi topluluklara geçişini yönettiler. Göbekli Tepe ve Nevali Çori gibi siteler onların sivil ve törensel kuvvet merkezleri oldu. Aslında hepsi Avrupa-Asya kıtasına yayılmadan önce burada başlayan Neolitik devrim veya patlama olarak adlandırılan şeyin parçasıydı.” (Nevali Çori, Şanlıurfa ilinin Hilvan ilçesine bağlı Güluşağı köyünün hemen kuzeybatısında yer alan bir höyüktür)

Collins, Göbekli Tepe’deki taş sütunlarda yer alan totem sembolleri ve hayvan figürleri hakkındaki bir başka soruya ise şöyle cevap veriyor; ‘‘Göbekli Tepe’deki taş sütunlarda görülen kabartmalarda oyulmuş şekiller arasında insana benzeyenler, kedigiller, yırtıcı kuşlar, sperme benzeyen yılanlar, örümcekler, böcekler, tilkiler, yaban domuzları ve deve kuşları var. O kadar çok zoomorfik imgeler var ki, bunların hepsinin sembolizmini yapmak neredeyse imkânsız. Ancak akbaba gibi, yılanlara ve kuşlara net bir ilgi olduğu görülüyor. Türkiye’nin ortasında bulunan, dünyadaki en eski Neolitik şehir olan Çatalhöyük’te olduğu gibi akbaba ölüm ve yeniden doğuş ile ilişkili olduğuna göre, Neolitik toplulukları arasında yılanın farklı bir rol oynadığını sanıyorum. Yılan evrensel olarak doğum, yeni hayat, dönüşüm, kozmik yaradılış ve ilahi bilgi ve bilgeliğin sembolüdür. Ayrıca Yukarı Mezopotamya’nın mistik kültüründe halüsinojen maddelerin -özellikle mantarların- yeri olduğunu ve göze çarpan bir etkisinin olduğunu düşünüyorum. Çünkü yılanlar zihnin değiştiği haller sırasında görülen evrensel bir semboldür ve Göbekli Tepe ve Nevali Çori’de görülen örnekler psilosibin ailesinin son derece psikotropik mantarlarına çok benziyor.” diyor.

Göbekli Tepe’deki semboller ne anlatıyor?

Araştırmacılar ilk çağ insanlarının şamanist bir gelenekleri olduğunu, yıldızlardan mana çıkardıklarını, onlara ibadet ettiklerini ve bu yıldızların biçimlerini sembollerinde kullandıklarını tespit etmiştir. Göbekli Tepe’de de bu sembolleri görmekteyiz. Göbekli Tepe’deki dairesel yapıların ortasındaki T şeklindeki iki taşın günümüzde Kutup yıldızına (Polaris) göre konumları ortalama 345 derecedir. O günlerde gök haritasında 345 derecede bulunan yıldız Deneb yıldızıdır ve o günlerde gökyüzünün en parlak yıldızıydı. MÖ 9500-8000 yıllarında, devinim etkilerinden dolayı dünyanın ekseninin yaklaşık 26 bin yıl içinde yavaş yavaş kaymasıyla, adına Kuzey Yıldızı denilebilecek herhangi bir yıldız o dönemde kutup çizgisine yeterince yakın değildi. Deneb yıldızı Kuğu (Cygnus) takımyıldızının baş yıldızıdır aynı zamanda. Bu takımyıldızı günümüzde kuğuya benzetilse de Neolitik çağ insanları tarafından akbaba olarak anılıyordu.

Göbekli Tepe şamanlarının derin kozmik kültürü
Araştırmacılara göre bu tarihlerdeki güneşin konumu, akbabanın kanadının üstündeki konumuna karşılık geliyor. Bu noktada bu tarihlerden; MÖ 2 bin ve 4 bin 350 Göbekli Tepe’nin tarihine çok uzak olduğu için elenebilir. Geriye kalan tarihlerden en makul olanı ise 10 bin 950’dir. Bu tarih araştırmacılara göre Genç Dryas dönemi ile de uyum içindedir.

Göbekli Tepe’deki D Tapınağında yer alan Sütun 43 üzerinde, akrep, akbaba, yılan, ereksiyon halinde başsız bir insan, kuşlar ve çeşitli figürler vardır. Zodyak Takım Yıldızları arasında bilinen bir takımyıldızı ve Zodyak’ın sembollerinden olan akrep figürünün konumu bu araştırma için başlangıç noktası olmuştur. Akrebin etrafında yer alan kartal ile akbabanın başı ve kanatları arasındaki açı, bu takım yıldızlarının açısıyla uyum içindedir. Yılan tasvirinin göreceli konumu çok doğru olmamakla birlikte bunun sebebi sanatçının sütunun şekliyle sınırlı kalmış olmasıdır. Diğer bir soru işareti ise akrebin sağında kalan kuş tasvirinin nasıl yorumlanması gerektiğidir.

Göbekli Tepe şamanlarının derin kozmik kültürü

Kuğu takım yıldızı Samanyolu’nun kuzey aralığı olan Büyük Yarık’tadır; burada galaksi yüzeyinin ortasında yıldız tozu ve birikintilerinin bir çizgide birleşmesi, iki ayrı kolun uzadığı bir çatal oluşturmuştur. Bu kollardan biri en nihayetinde yok olurken, diğeri Yay (Sagittarius) ve Akrep (Scorpius) yıldız adaları etrafında, Samanyolu’nun güney kısmında birleşmiştir. Akbaba, kuğu takımyıldızını temsil ederken, Akbaba’nın altında görülen akrep ise Akrep takımyıldızının (Scorpion) gökyüzündeki konumu ile eşleşmektedir. Akbabanın büyük başı, Deneb yıldızını temsil etmekteydi. İşte bu yüzden 43 nolu bu sütunda ölüm canlandırılmış olmalıydı. Kuğu takım yıldızı tarafından kafası muhafaza edilen ölmüş bir insanı temsil ediyor olmalıdır.

Ölümün sembolize edildiği aynı tapınaktaki başka semboller ise doğumun ve hayatın sembolüdür. Göbekli Tepe D yapısında ikiz taşın karşında delikli bir taş bulunmaktadır. Bu delikten eğilerek bakan biri gökyüzünde Deneb yıldızını görmektedir. Aynı zamanda bu delikli taşın üzerindeki kabartmalardan anlaşıldığı kadarıyla bu delik bir kadının vulvasını temsil etmekteydi.

Göbekli Tepe şamanlarının derin kozmik kültürü
D yapısının içerisinden Deneb yıldızının görünüşünü sembolize eden bir çizim

Bu çıkarımı sit alanında bulunan başka bir heykelcikten yapmaktayız. Bu heykelcikte Göbekli Tepe’nin sütunlarına benzer şekilde stilize bir insan, insanın karın bölgesinde bir bebek ve heykelin vulva bölgesi olarak tahmin edilen bölgesinde de bir delik vardır. Bu deliklerin Deneb yıldızına yönelmesi hepimizin aşina olduğu bir efsaneyi hatırlatmaktadır. Doğan çocukların leylekler tarafından getirildiği inancı işte tam burada ortaya çıkmıştır. Yani Kuğu takımyıldızı (Cygnus) insanlara hayat veren bir yıldız olarak düşünülmüş ve bu sütunlarda bu inanış sembolize edilmişti.

Doğum ve ölüm ile ilgili semboller burada bitmiyor. Bazı araştırmacılar tapınağın ortasındaki ikiz sütunların dişil ve erkili temsil ettiğini düşünmektedir (Bobaroğlu, Gobeklitepe: The World’s First Temple). Bu sembol hayatın ortaya çıkışını dolaylı olarak anlatmaya çalışmıştır. Hatta Metin Bobaroğlu muhtelif sütunlarda yer olarak soyut “H” sembolü bu ikiz sütunların birleşmesi ile hayatın ortaya çıktığını düşünmektedir (Gobeklitepe: The World’s First Temple). Bizleri hayrete bırakan sembollere sahip bu insanlar burada doğumu ve ölümü canlandırmaktaydı. Bu döngüden de Kuğu takımyıldızını ve Deneb yıldızını sorumlu tutmuşlar ve ona burada tapmışlardı. Onlara göre ölülerin ruhları, Cygnus takımyıldızının yakınında bir yerde bulunan yaratılışın kaynağına yolculuk ediyordu. Sonuç olarak söyleyebiliriz ki esrarını keşfedemedikleri doğum ve ölümün varlığı Neolitik çağ insanlarını dini inanışlara itmiş olabilir.

Göbekli Tepe şamanlarının derin kozmik kültürü

İşte gerçekliği ortaya konmuş bilgiler ile henüz teoride kalan diğer fikirler ışığında Göbekli Tepe’nin varoluşuna etki eden insanlar ve onların hikayesi bu şekilde. Göbekli Tepe içerisinde bu şekilde çok derin ve fazlaca hikâyeler barındıran, “Tarihin sıfır noktası” tanımını sonuna kadar hak eden bir yer.

Üstelik bölgenin ve yapıların henüz gitmeden bile hissedebileceğiniz şekilde çok yüksek bir enerjisi var. Kesinlikle gidip görmeye, dokunmaya ve anlamaya çalışmaya değer.

Devamı yakında yayınlanacak…

Kaynak:
(1) andrewcollins.com/page/articles/Go_Tep_launch.htm
(2) metinakgun.wordpress.com/2018/05/08/gobekli-tepe-en-
(3) earth4all.net/a-global-aboriginal-australian-culture-the-proof-at-gobekli-tepe
(4) kosulsuz-sevgi.com/guncel-mesajlar/gobekli-tepe-
(5) gazetebilkent.com/2018/01/16/iskenderden-once-dun