Okyanuslarda ve depolama alanlarındaki atıklar, gezegen için büyüyen ekolojik bir risk. Yıllarca süren kamuoyu bilgilendirme kampanyalarından sonra, geri dönüşüm hayatın bir parçası haline gelirken, gelişmiş ülkelerde atıkları ayrıştırmadığınız için ceza bile yiyebiliyorsunuz.

Her şey iyi güzel ama geldiğimiz bir nokta var ki bizi başka bir çıkmaza sürüklüyor. Artık geri dönüşümün çoğunun da sonu çöpte bitiyor! Örneğin; Amerika, atığını Çin’e satıyordu. Çin de, gemi ile buradan aldığı atık malzemeler ile ayakkabı, çanta gibi yeni plastik ürünler yapıyordu fakat geçen yıl geri dönüştürülebilir malzemelerin ithalatını kısıtladı. Amerika’daki atık yönetimi şirketleri de kasabalara, şehirlere ve ilçelere artık bir geri dönüşüm pazarı olmadığını söylüyor. Bu belediyelerin önünde iki seçenek var: geri dönüşümden kurtulmak için çok daha yüksek ücret ödemek veya hepsini çöpe atmak! Çoğu ne yazık ki ikincisini seçiyor.

Önüne geçemediğimiz atık depolama alanları, b planı olarak kullandığımız geri dönüşümle de beslenmeye başladı. Mesela; organik atıklar bir çöplük alanının içine terk edildiğinde, iklim için zararlı olan metan gazını yayarak ayrışırlar. Plastiği yakmak ise enerji yaratabilir ancak aynı zamanda karbon emisyonunu da üretir. Geri dönüşümdeki son yenlikler de hava kirliliği, toksik kül ve diğer dışsallıklarla ekoloji ve halk sağlığına zararlı oluyor. Sadece atığa odaklanan bir tartışma yeterli değil.

Daha fazla oku: Sıfır Atık Yaşam Rehberi

Plastik belası

Plastik demişken araya girmek istiyorum. Özellikle plastik, küresel ekonomik büyüme için her zaman temel olmuştur. Hayat kurtarıcı tıbbi aletlerden çeşitli endüstriyel malzemelere kadar sayısız üründe plastik kullanılıyor. Yakın süreçte de plastiğin halk sağlığı için tehdit edici unsur olabileceğini tartışmaya başladık. Buna rağmen, plastik krizini ele alan küresel çabalar, yanlış noktaya odaklanmaya devam ediyor. Plastiklerin büyük çoğunluğu kömür, petrol ve gaz gibi fosil yakıtlarından üretiliyor. Plastikler soluduğumuz havada, içtiğimiz suda ve bastığımız toprakta durmadan birikiyor. Öyle ya da böyle gezegendeki her organizma plastik toksininden etkileniyor. Küresel plastik üretiminin yüzde 40’ını da tek kullanımlık ambalajlar oluşturuyor. Sonuç olarak, bugüne kadar üretilen tüm plastiğin yaklaşık yüzde 80’i, geri dönüşümü teşvik etmek için yıllarca süren mesajlara rağmen bir çöplükte yada doğal ortamda kayboluyor.

Atıkların geri dönüşüm çıkmazı
Lagos – Badagry Expy, Lagos, Nijerya. Fotoğraf: Ayotunde Oguntoyinbo

Amerika, çöpünü Çin’e satıyor demiştik. Şimdi ise Amerikan şehirleri, artık Çin’e gönderemeyecekleri atıklar ile ne yapacağını bulmak için çabalıyor. Amerika bize çok uzakta kalıyor ama gezegenin herhangi bir yerinde yaşanan ekoloji problemi, tümünü etkiliyor. Bu geri dönüşüm çıkmazı her yer için geçerli.

Hepimizin sağlıklı bir ortamda yaşamaya hakkı var. Ancak plastik üretimini sınırlandırmak için yasal olarak bağlayıcı önlemler alınıncaya ve şirketleri, hûkümetleri plastiğin vücudumuza, çevremize ve ekosistemlere vereceği zarardan sorumlu tutuncaya kadar bu hak güvence altında ne yazık ki olmayacak. Hal böyle olunca şirketler maliyet hesaplarına göre planlamalarını yapacak. Şirketler için geri dönüştürülmüş malzemelere göre yeni malzemeler kullanarak üretim yapmak hâlâ daha ucuz.

Daha fazla oku: Pestalotiopsis microspora: Plastik yiyen mantar

Endüstrinin hedefi statükoyu korumak

Üreticiler ve lobiciler, UNEA’ya katılanlar da dahil olmak üzere hükûmetleri, atık yönetiminin öncelikli odakları olması gerektiğine ikna etmekle meşguller. Şimdiye kadar bu çabalar, üretimi kısıtlayacak ve dolaysıyla kâr sağlayacak önlemlerin önüne geçmiştir. Yani endüstrinin asıl hedefi statükoyu korumak. Yine de STK’lar, yeni plastik üretimi ile ilgili zararları ve riskleri konusunda hükûmetleri ve onların temsilcilerini bilgilendirmeye çalışıyor. Denizlerdeki atıkları ve mikro plastikleri ele almak için daha güçlü bir küresel yönetişim yapıları gerekiyor. Bu yapılar, hem plastik kirliliğine hem insan sağlığına hem de üretim döngüsünün tüm aşamalarına odaklanmalı.

Geri dönüşümü düzeltmenin en iyi yolu, insanları daha az ürün satın almaya ikna etmekten geçiyor. Günümüz ekonomi sisteminde bu zor olabilir çünkü şirketler insanların bir şeyleri satın almasını isteyeceklerdir. En azından kişiler, satın alacakları ürünler hakkında daha akılcıl davranabilirler. Plastiklerden ve özellikle tek kullanımlık ürünlerden uzak durabilirler. Atıkları geri dönüştürmekten ziyade, atık oluşturmamak için çabalayabilirler. Onları tekrar nasıl kullanabileceklerini düşünebilirler. Ürünlerin nasıl ambalajlandığına ve gereksiz ambalajlı olup olmamasına dikkat edilebilir. Satın almadaki bu tarz dikkatler belki şirketlerin davranışlarını da etkileyebilir.

Herkese daha plastiksiz bir hayat diliyorum!

Kaynak: Irish Examiner, The Atlantic