İsveçli müzik tanrılarından ve ses mühendislerinden biri olan Jonas Tegenfeldt‘in Psychedelic Downtempo/Psychill projesi Hinkstep, şimdiye kadar yaptığı ustaca işler ve albümlerle bir nevi müziğini ete kemiğe büründürmeyi başardı. Yaptığı müziğin deneysel ve eklektik yönü ile de türünün belki de en orijinal isimlerinden biri oldu.

Ülkemizi  çeşitli festivaller ve etkinlikler ile ziyaret edip, müziğinin büyüsel akıntısına canlı olarak şahit olduğumuz Hinkstep’in müzikal renkliliği, özellikle de pek çok dinleyiciyi etkileyerek bir araya getirdi.

Deneysel yeteneğine ve biricikliğine hayran kaldığımız Hinkstep’in müzikal sürecinin tüm ayrıntılarını çevirisini yaptığım Psybient.org sitesindeki röportajı ile bir de kendi yorumları ile keşfedelim.

Elektronik müziğe -özellikle Psychill’e- nasıl başladın?


Müziğe, annemin bodrumunda davul çalarak başladım. Özellikle rock müzik ile ilgileniyordum; Nirvana ve çoğu zaman Guns and Roses gibi. Gençliğimin ilk başlarında drum’n bass ve trip hop ile tanıştım (Roni Size, Portishead, Massive Attack, Goldie örneklerden bazıları.) Bu süre boyunca FL Studio ile elektronik müzik denemeleri yapmaya başladım. Bunlar benim ilk Psychedelic Downtempo ve Psychill denemelerim değildi açıkçası. O sıralar Converting Vegetarians ile Infected Mushroom bana büyük etki yarattı ve birkaç sene sonra da Hinkstep projesi doğdu.

İsveç’te elektronik müzik sahnesi ve özellikle Psychill türü nasıl sence?


Bana göre iyi bir elektronik müzik kitlesi ve yapımcısı var. Fakat açıkçası Psychill konusunda pek bir şey söyleyemeyeceğim, çünkü pek dinlemedim.

Pekii sana ilham veren şey nedir? (Simon Posford’un da dediği gibi, sadece müzikal şeyler değil, herhangi bir şey)

Açıkçası benim ilhamım, herhangi bir şekilde müziğin kendisinden geliyor. Progressive rock ve drum’n bass üreten herhangi bir müzisyen ya da müzik olabilir. Genelde müziği, iyi veya kötü müzik dışında farklı türlere ayırmak istemiyorum. İyi müzikten ilham almaya çalışıyorum. Bunun dışında, harika bir manzara ve büyülü bir orman aynı zamanda çok fazla ilham vermeye eğilimlidir benim için.

İlk Albümün “Sunrise From The Treetops” elektronik müzikte çok nadir görülen 9/4’lük bir ritm ile başlıyor. Daha önce herhangi bir şekilde müzik teorisi ile ilgilendin mi?


Gençlik zamanımda bazı davul dersleri aldım. Fakat müzik yapmak ya da davul çalmak, dersleri asmak için hep bahanem oldu. Bu yüzden ciddi anlamda pek bir şey öğrenemedim. Fakat her zaman klasik seslerin dışındaki sesler için hayranlık duydum. Bu da beynimi ritm konusunda uyarıcı hale getirdi.

Psychedelic müziğin deneysel efsanesi Hinkstep

“Kalpten gelmezse müzik yapmak imkansızdır.”

Peki, bir albüm üretirken bunu daha önce zihninde çalıp planlıyor musun? Yoksa sadece o an akıp gitmesine izin mi veriyorsun?


Bir şeyler üretirken duygularımın gösterisini izler, ve akıp gitmesine izin veririm. Kalpten gelmezse müzik yapmak imkansızdır. Daha önce denedim fakat bana oldukça sahte geldi.

Beste yaparken sana uygun olan bir iş akışı var mıdır? Üretemediğinde durmaya devam mı ediyorsun?


Beste yapmaya karar verdiğim zaman müziğimle ilgili olan o akışı beklerim açıkçası. En azından beklediğin zaman gerçek bir ilhamın geleceğini biliyorsundur; bu her zaman, her yerde ve her durumda olabilir. Sadece o akışa kapılıyorum ve ardından müziğim ortaya çıkıyor.

Psychedelic müziğin deneysel efsanesi Hinkstep

Herhangi bir müzik ya da film yapımcısıyla ve ya bir görsel sanatçı ile hayal edebileceğin herhangi bir şey var mı?


İsveçli müzisyen Jose Gonzales ile çalışmayı çok isterdim. Ayrıca İsveçli rock grubu Kent’in üyeleri Steven Wilson ve Joakim Berg ile de bir şeyler yapmayı isterdim.

Sadece müzik yaparak  yaşamayı ister miydin?  Ya da bunu kendin için bir olasılık olarak görüyor musun?


Açıkçası şu zamanda böyle bir şeyi başaramazdım. Bunu yapabilmeyi isterdim ve ileride böyle bir şeyin mümkün olabileceğini düşünüyorum. Ama asıl mesele şu ki, yaptığım işi yaparken eğleniyorum fakat faturalar bir şekilde ödenseydi oldukça mutlu olurdum.