Amerikalı deneysel/psychedelic stoner rock grubu OM, 2003 yılında Al Cisneros ve Chris Hakius önderliğinde kuruldu. 2012 yılında çıkardıkları Advaitic Songs ile gönlümüze taht kuran grup, müziklerindeki ruhaniliği de bestelerine ustaca işlemeye devam etmeyi başarmış, sağlam ve mistik bir sound.

Özellikle Hinduizm, Budizm, Ortadoğu ve Bizans ilahileri ile harmanladıkları müzikleri, deneysel müziğin en üretken örneklerinden biri benim için. Gerçekleştirdikleri bu üretim sayesinde dinleyicisine de kendi iç dünyalarına dönme şansı veren OM, müzik mevhumunun aslında ne kadar güçlü bir olgu olduğunu gösteriyor.

Gerek müzikleri, gerek şarkı sözleri ile mistik ve derin bir yolculuğa ithafta bulunan OM grubu kurucusu Al Cisneros ve Emil Amos ile High Volume dergisinde küçük bir röportaj gerçekleştirildi. Çevirisini yaptığım röportaj ile grubun iç dinamiğini, müziklerindeki derin felsefeyi ve şarkıların yolculuğunu daha iyi anlamak için ikiliye kulak verelim.

“Aynı yolda sadece daha fazla süreklilik ve daha fazla yolculuk vardır”

OM - Al Cisneros
OM – Al Cisneros

Advaitic Songs albümünüz ile ilgili küçük bir araştırma yaptım ve “Advaitic” in dualite olmadığını ya da hepimizin bir parçası olduğu tekilliği ifade ettiğini biliyorum. Albümü bir bütün olarak tanımlayan bir kelimeymiş gibi hissettiriyor. Ancak kelimenin müzik felsefenize nasıl etki ettiğini bilmek istedim.

Al Cisneros: Bunu sadece bu albüm ve müziğimiz için söylemek doğru değil. Aynı yolda sadece daha fazla süreklilik ve daha fazla yolculuk vardır. Fakat yol aslında bir tane. Dualite görünürde olan şey, oysa teklik dualitenin görünmeyeni ve bütüncül hali.

Şarkılar komplike bir şölenin bir parçası adeta. Vurmalılardan çelloya pek çok sesi bir arada duyabiliyoruz. Peki, bunlar nasıl bir araya geldi? Bu çok karmaşık müzik parçalarını yaratmaya nasıl başladın?

Al Cisneros: Her zaman yaptığımız gibi elbette önce bass çizgisi veya davul ritmi ile başlar. Sonra temeldeki diğer melodiler ortaya çıkar. Ve bu melodiler için hangi enstrümanların en iyi sesi çıkardığını keşfederiz. En sonunda şarkı alması gereken formunu alır.

OM - Pilgrimage
OM – Pilgrimage

Melodilerden bahsetmişken, ilginç küçük kişisel bir gerçeğe değinmek isterim. Elbette sound’unuz, gürültülü rock müziğinden Tibet ilahilerine kadar her şey ile dolu! Ancak müziğinizin Bizans yönü ile fazlasıyla ilgileniyorum. Yunan Ortodoksu olarak büyüdüm. Bu yüzden kapak görsellerinden şarkılara kadar her şey bana kendi ruhsal yolculuğumu, kilisede büyürken gördüklerimi ve duyduğum sesleri hatırlatıyor. Sizler Bizans müziğine nasıl ilgi duydunuz?

Al Cisneros: Açık konuşmak gerekirse, bunun sadece Bizans müziği ile ilintili olduğunu sanmıyorum. Dünyanın her yerinden adanmış insanlar bestenizin oluşmasına önayak olabilir. Demek istediğim orantı aynı gibi duruyor. Yunan ve Rus mistiklerinden Bizans mistiklerine kadar hepsi burada ve daha sonra iş “hadi bir şarkı yapalım” fikrine evriliyor.

“Müzik, yolun bir yansımasıdır ve yolun içinde, farklı – sonsuz – çeşitli yaklaşımlar uygulayabilirsiniz.”

Peki, bu mistisizm ile ilgilenmeye nasıl başladınız? Ve bestelerinize nasıl dahil ettiniz?

Al Cisneros: Farklı yaklaşımlar yaşamın en önemli parçası. Müzik, yolun bir yansımasıdır ve yolun içinde, farklı – sonsuz – çeşitli yaklaşımlar uygulayabilirsiniz. Hikâye böyle başlıyor.

Emil Amos: Bir şeyi tarif edebilmek için onu deneyimlemek gerekiyor. Bizim tarif yolumuz müzik. Sanırım her şey deneyimden geçiyor. Yaşam ve ölüm gibi, iç içe ve farklı.

Belli bir bilinç türünü paylaşıyor ve bunu aktarıyorsunuz gibi duruyor.

Al Cisneros: Çünkü müzik, bu bilinçlilik halinin bir yansıması.

Emil Amos: Bilmek eylemi bunu gerektiriyor sanırım. Müzik bu konuda bir aracı. Belki de yolun bir iz düşümü. Tüm ritmler bundan doğar.

“Ruhani olan şey, müzik ile tezahür eder”

OM - God is Good
OM – God is Good

Açıkçası müziğinizde fazlasıyla spiritüel ögeler görüyorum. Özellike “God is Good” albümü bunu destekleyen nitelikte. Peki müzik mevhumunu, din ya da herhangi bir spiritüel kavram ile doğrudan bütünleştirebilir misiniz?

Al Cisneros: Seküler konular benim için zaman kaybı. Benim için müzik, tamamen kalp ve ruh aleminde. Ve bu durum yaşamın bir parçasıdır; ondan ayrılmaz. “God is Good” bu tecrübenin bir ifadesiydi. Özellikle “Meditation is the Practice of Death” şarkısında bunu yakalayabilirsiniz. Tarif etmesi zor bir inanç/neşe vardır. Bu sürekli olarak sizin ruhunuzda yer eder. Pek çok şeyi sorguladıktan sonra geçen adanmışlık hissiyatı. İşte müzik de tıpkı bunun gibi. Yin ve yang. Şarkıların hepsi tekliği ifade eder. Tek, bir, O; adına ne derseniz. Ruhani olan şey, müzik ile tezahür eder.