Sam Woolfe internet sitesindekiThe psychedelic nature of Islamic art and architecture” (İslam sanatı ve mimarisi neden bu kadar psychedelic?) yazısını ilginç ve okuması keyifli bulduğum için Türkçeye elimden geldiğince çevirmek istedim. İslam sanatı ve mimarisi ile psychedelic arasındaki benzerlikler üzerine yazılmış bu detaylı makale en güzel cami mimarisi fotoğrafları ile de süslenmiş. 

İslam sanatı ve mimarisine şöyle bir baktığımızda psychedelic’tir diyebiliriz. Her ikisi de canlı renklere ve karmaşık geometrik şekillere sahip; gözlerin açık ve kapalı olarak algılayabildiği psychedelic bir deneyim sırasında görülebilen, sürekli değişen desenler gibi (kaleydoskopik)… Psychedelic deneyimler sırasında insanlar, İslam sanatının temel bir yönü olan, sarmal sapların ve birbirine geçen yaprakların ritmik doğrusal desenlerinden oluşan arabesk desenler gördüklerini söylüyorlar.

Bazı DMT kullanıcları, dünyaca ünlü camilerin tavanlarının (Irak’taki Jalil Khayat Camii gibi) DMT imgelemlerine çarpıcı bir benzerlik gösterdiğini söylüyor. Peki, neden İslam sanatı ve mimarisi ile psychedelic arasında benzerlik var?

İslam sanatı ve mimarisi neden bu kadar psychedelic?
Jalil Khayat Camisi

Makulden yüksek spekülatifliğe kadar bu soruya cevap verebilmemizin farklı yolları var. Bununla birlikte İslam dünyasındaki sanatçı ve mimarların, psychedelic olarak kabul ettiğimiz süslemeleri neden kullandıklarının dini sebeplerini incelemek aydınlatıcı olacaktır.

İslam sanatı ve mimarisinin arkasındaki anlam

İslam sanatı ve mimarisi, Müslümanların evrenle olan ilişkilerini yansıtıyor. Bu, doğanın bir kopyası değil, onun manevi bir temsilidir. Bu, sanatçının -ve süslemeyi gören uygulayıcıların- Allah’a daha yakın hissetmesini sağlamak sağlar. İslam’da güzellik her zaman ilahi olanla yakından ilişkilidir. Hazreti Muhammed’in hadislerinin birinde “Allah güzeldir ve güzelliği sever” demiştir. Ve bu, gerçekten dünyanın en görkemli ve hayranlık uyandıran binalarından olarak kabul edilen bazı camiler ile İslam mimarisinde kendini belli ediyor.

Arabesk desenlerin, geometrik desenlerin ve Arapça hat sanatının İslam sanat ve mimarisi örneği olmasının bir nedeni, İslam’ın temsili tasvirleri yasaklamasıdır. Bu yasağa Tanrı, Muhammed (ve akrabaları), peygamberler ayrıca genel olarak insanlar ve hayvanlar da dahildir. Tanrı’yı görsel bir şekilde tasvir etmek yasaktır çünkü bu putperestliğe yol açabilir. Dahası Müslümanlar her halükârda, Tanrı’yı iki veya üç boyutlu bir şekilde temsil etmenin imkânsız olduğuna inanmaktadır. Müslüman dünyasında çok yaygın olmasa da Müslüman toplumlarda tasvir sanat örnekleri vardır.

Tanrı’nın yüceliğini ve sonsuz doğasını sembolize eden İslam sanatı da soyuttur. Nitekim geometri İslam’da önemli bir manevi öneme sahiptir. Evrenin dilini ve Allah’ın yüceliğini yansıtır. Daireler yaygın olarak kullanılıyor çünkü sonu yoktur, yani sonsuz oldukları anlamına gelir. Bu da Allah’ın sonsuz doğasını hatırlatır.

İslam sanatı ve mimarisi neden bu kadar psychedelic?

İslam sanatındaki desenlerin birçoğunun Budist sanatında bulduğumuz mandalalara benzer olduğunu ve buna da benzer şekilde evreni temsil ettiğini belirtmesi ilginçtir. Kutsal geometri, belirli şekillerin ve desenlerin (spiraller gibi) arkalarında manevi bir anlamı olduğu düşüncesidir. Bu yüzden birçok dini yapı üzerinde geometriyi buluyoruz. Gerçek anlamda, İslam sanatı ve mimarisi evreni temsil ediyor. Sonuçta, camilerin kubbeli tavanlarında doğal dünyada bulunan aynı kalıpta Fibonacci spiral desenlerinin örneklerini görebiliyoruz.

İslam ile psychedelic deneyim arasında bir bağ var mı?

Ortak bir DMT deneyimi, kendini tonozlu bir kubbe yapısında bulabiliyor. DMT sözlüğünde, kasımpatı (Chrysthanemum), kubbe benzeri bir görünüme sahip devasa, dönen, fraktal bir çiçektir. Terence McKenna, kasımpatıdan geçip hiper-uzaya girebileceğimizi veya (yeterli DMT almadıysanız) kımıldamayacağımızı söylemiştir. Bununla birlikte birçok DMT kullanıcısı tonozlu kubbe alanının, saygın bir varış noktası ve DMT dozu sırasında gittiğiniz yeri olduğunu söylüyor. McKenna, bu kasımpatı sonrası yeri “kubbe” olarak adlandırıyor ve şöyle ekliyor:

Yumuşak bir şekilde aydınlatılmış, dolaylı olarak aydınlatılmış ve duvarlar -eğer öyleyse- geometrik halüsinasyonlarla kaynaşıyor: çok parlak renkli, derin parlaklıklar ve çok yüksek yansıtıcı yüzeyler ile çok yanardöner. Her şey makineye benziyor ve cilalanıyor ve enerjiyle zıplıyor.

Dr Rizk Strassman’ın DMT deneylerindeki gönüllülerinden birine yüksek dozda madde enjekte edildi. Sonra kendini şöyle ifade etti: “Güzel bir kubbeli yapı, sanal bir Tac Mahal… Ne olduğunu bilmiyorum. Birdenbire BAM! Oradayım. Gördüğüm en güzel şeydi.” Bu kubbeli mekân, kutsal, yabancı ve teknolojik bir kombinasyonun yanı sıra bir karnaval veya sirk hissiyatı da olabilir. Bu alan etkisiz olabilse de kullanıcılar DMT alemindeki kalıpları, renkleri ve mimariyi camilerle karşılaştırmışlardır. Mesela İran’ın Isfahan kentindeki Şeyh Lütfullah Cami’nin iç kısmı gibi.

Neden insanlar DMT’nin etkisi altında cami benzeri alanlara giriyorlar? Bu özel maddenin düzenli olarak cami benzeri bir deneyim üretmesi şaşırtıcı. İslam dünyasındaki sanatçı ve mimarların psychedelic deneyimlerden etkilenmesi ve bu deneyimlere dayanan süslemeler tasarlamaları mümkün mü? Eh, İslam dünyasında psychedelic kullanımın kanıtı çok zayıf; Maya ve Amerikan yerlileri dinleri gibi (sırasıyla psilosinin mantarları ve meskalin içeren kaktüslerin ritüel kullanımını içeren) diğer dinlerde olduğu kadar elle tutulur değil. Yine de, bazıları psychedelic deneyimlerinin muhtemelen Yahudilik, Hrıstiyanlık ve Hinduizmde olduğu gibi İslam’da da rol oynayabileceğini öne sürüyor.

Dinin tasavvufi boyutu Sufizm’de Tanrı’ya doğrudan odaklanarak ilk elden deneyim elde etmeyi ister. Buna “dhawg” ya da “tasting” (kelimenin tam karşılığı ile ilgili tartışma için bknz) denir. Tariqah (tarikat – yol olarak geçer), takipçilerinin Hakikat’ı (nihani gerçek) aramak için Sufi öğretileri ve uygulamaları takip ettikleri bir Sufizm okuludur. Dhawg ve Tariqah, kendini yok ettiğinde, ortaya çıkan sarhoşluk hali olan bir tür manevi ekstazi içerebilir. Bu kendini yok etme tasavvufta “fena” olarak bilinir. Ölmeden önce ölmek anlamına gelir ve Tanrı’nın evren ve bireysel benlik ile birliğinin içtenlikle tasavvurunu gerektirir. Psychedelic jargonda buna ego ölümü denir.

İslam sanatı ve mimarisi neden bu kadar psychedelic?

Bununla birlikte İslam’daki bu kendinden geçmiş bilinç durumlarının DMT’den bağımsız olarak psychedelic maddelerin bir sonucu olup olmadığı açık değildir. Sufi al-Ghazali, yalnızlığın, uyku mahrumiyetinin, sessizliğin ve orucun Sufilerin Tanrı’ya yaklaşmak için kullandığı bir yöntem olduğunu savundu. Bu uygulamalar kesinlikle düşsel deneyimler ve halüsinasyonlar yaratabilir. Ritüeller, tekrarlanan dualar (ya da dhikr-zikir-), müzik çalma, şiir okuma ve semah (Sufi emri ile Semah Dervişleri veya Mevleviler tarafından uygulanır) transa veya kendinde geçmiş bilinç durumuna girmek için diğer yöntemlerdir.

Bazıları, İslam dünyasındaki Sufi ve sanatçıların üzerlik (Peganum harmala, Syrian rue) kullanmış olabileceğini belirtiyor. Üzerlik, Ortadoğu’da yetişen ve yüksek miktarda harmala alkaloitleri içeren psikoaktif bir bitkidir. Bu kimyasallar monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI’ler) olarak işlev görür. Bu da vücuttaki monoamin oksidaz enzimlerinin aktivitesini bloke ettiği anlamına gelir. MAOI’ler ayahuasca’nın hazırlanması için gereklidir çünkü DMT içeren bir bitki yutulduğunda psikoaktif hale gelmesine izin verir (karşımdaki MAOI içeren bitki olmadan, DMT vücuttaki MAO enzimi tarafından parçalanır.)

İslam sanatı ve mimarisi neden bu kadar psychedelic?
Şeyh Lütfullah Cami tavanı

Bununla birlikte üzerliğin tek başına psikoaktif etkileri vardır. Hem düşük hem de yüksek dozlarda alındığında madde halüsinasyonlara neden olabilir ancak daha yüksek dozlarda mide bulantısı, mide krampları, baş dönmesi, karmaşa, titreme, kusma, sayıklama, koordinasyon kaybı ve felç gibi hoş olmayan etkiler de gösterebilir. Yüksek dozlar hayatı tehlikeye de sokabilir. Bu nahoş etkiler ve riskler, üzerliği, İslam kültürüne derinden gömülü muhtemel olmayan bir aday haline getiriyor.

Ayrıca, üzerlik tek başına İslam sanatında hem de DMT deneyiminde gördüğümüz desenleri üretebilir mi? Sufilerin, yaprakları DMT içeren akasya ağacı gibi belirli türleri diğer psikoaktif bitkilerle üzeriği birleştirmesi mümkün olabilir. Sufiler ve sanatçılar tarafından ayahuasca benzeri uyuşukluğun kullanımı hakkında bir delil olmamasına rağmen Ortadoğu’da akasya ağaçlarını görebiliyoruz.

Yine de İslam dünyasında üzerlik kullanımına dair kanıtlar var. İranlı filozof ve hekim Avicenna (MS 980-MÖ 1037) psikoaktif özelliklerin farkındaydı. Ortadoğu’da kutsal bir bitki nedeniyle ün yapmıştı. Ancak bu bitkinin Sufiler ve sanatçılar tarafından kullanılıp kullanılmadığı ve bunun İslam kültürüne nasıl bir etkisi olduğunu doğrulamak zor.

Bildiğimiz gibi kenevir bazı Sufi tarikatlarının geleneklerinde önemli bir rol oynamıştır. 13’üncü yüzyıldan kalma botanikçi İbn Baitar, Sufilerin dindarlıklarının parçası olarak, onları Tanrı’ya yaklaştırmanın bir yolu olan esrar yiyeceğini belirtti. Özellikle yeteri dozda yenen kenevir psychedelic deneyime yol açabileceğinden İslami sanat ve mimariye ilham vermiş olabilir. Bununla birlikte bu bağlantının olasılığını kimse tahmin edemiyor.

Zihnin açığa çıkması

Psychedelic deneyim ile İslam sanatı ve mimarisi (diğer dini çeşitler gibi) arasındaki bağlantı, “zihnin açığa çıkması” (mind-manifesting) anlamına gelen psychedelic terimi ile netleştirilebilir. Psychedelic, zihnimizi ortaya çıkarır -bilinçsiz materyali yüzeye çıkarabilir, diğer zihinsel içeriğimizi yükseltebilir ve duyusal algılarımızı değiştirebilir. Ancak deneyimin geometrik yönü de zihinlerimizle çok derin bir düzeyde ilişkide olabilir.

İslam sanatı ve mimarisi neden bu kadar psychedelic?
Geometrik halüsinasyonların beynimizin yapısının çeşitli şekillerde uyarılmış bir çıkıntısı olduğu ileri sürülmüştür (örneğin ilaçlar, migren, epilepsi, ölüme yakın deneyimler, duyusal mahrumiyetler, açlık, hipnagojik gibi durumlar). Psikiyatrist Oliver Sacks halüsinasyonlar kitabında şöyle yazmış:

Bu insanlığın kökeninden gelen deneyimler, geometrik şekillere karşı takıntımızın temelidir ve süsleme sanatlarına yansımıştır. Beyin organizasyonumuzda yer alan kendi zihinlerimizdeki arabeskler ve altıgenler bize ilk biçimsel güzelliğimizi veriyor mu?


Güzellik ifadelerinin İslam’ın merkezi olduğunu biliyoruz. Tabii ki, bu nedenle arabesk ve geometrik desenlerin güzel görünmesi daha derin bir soruyu gündeme getiriyor. Ancak Sacks’ın de belirttiği gibi bu desenlerle yakın ilişkimizden olabilir. İslam sanat ve mimarisi böylesine yüksek estetik bir değere sahip olabilir çünkü kendi beyin sistemimizde bulunan desenleri ifade eder. Aslında bu geometrik desenlerin neden evrensel olarak ifade edildiğini ve takdir edildiğini açıklamaya yardımcı olabilir.

İslam sanatı ve mimarisi, bu tür estetik ifadelerin en güzel geleneksel örneklerinden bazılarıdır. Değişen bilinç durumlarından esinlenmemiş olabilirler fakat psychedelic deneyimlerine benzerlikleri kesinlikle düşündürücü şeyler sağlıyor.