Görsel algının sınırları

Psikedelik halüsinasyonla ilgili her tartışma aynı zamanda insan bilincindeki algısal bilginin kendiliğinden ortaya çıkışıyla ilgili bir tartışmadır. İnsanda algının sınırları duyu organlarının kapasitesiyle belirlenir. Burada söz konusu olan, insanın nöral ağının hızı ve inşası ve beynin herhangi bir zamanda analiz edebileceği farklı algıların miktarıdır. İşlevsel sınırlara rağmen, insan bilinci sorunsuzdur. Yani her algı ve her davranış birinden diğerine sorunsuzca geçebilir. Bilinç istikrarlıyken, algı ve davranış sorunsuzca bütünleşir; bilinç istikrarını kaybettiği zaman ise algı ve davranış -kendi düşünce ve eylemlerimizin kontrolünü sağlayamadığımız sürece- uyumluluğunu kaybeder. Bilincin istikrarsızlaşması bir seferde gerçekleşebileceği gibi çoğunlukla uykuya dalma gibi düşük güçte bir bilinçaltı veya bilinçsiz bir duruma girerken gerçekleşir. Bu makale psikedelik halüsinasyon ve görsel algının sınırları hakkında bir özet sunar.
Psikedelikler algısal sınırları hem genişletip hem de bozabilmeleri nedeniyle başka hiçbir maddeye benzemezler. Psikedelikler algısal verileri belirsizleştirebilir, çarpıtabilir veya verilere ilişkin çözünürlüğü arttırabilir ve genişletilmiş bilinç durumları yaratabilirler. Bu karşıt sonuçlar doza bağlı olabilir. Fakat psikedeliklerin aynı anda algısal bozulma ve gelişme üretebilmesi de mümkündür. Psikedelik halüsinasyonlar sıklıkla “insan hayal gücünün sınırlarının ötesinde” olarak tanımlanır. İnsan hayal gücünün sınırları bir doğruluk derecesiyle açıklanabildiğinden psikedelik halüsinasyonun doğasıyla ilgili her tartışma, insan algısının sınırlamaları ve böylece genişletilmiş bilincin sınırlamaları hakkındaki bazı temel varsayımlarla başlamalıdır.
İnsan görsel spektrumu yeryüzü atmosferine nüfuz eden küçük bir güneş ışığı penceresinde çalışmaya evrilmiştir; aşağı yukarı 400-790 THz (terahertz) enerji aralığı ve saniyede yüz trilyonlarca döngüyle salınan bir enerji… Görünür ışığın en küçük dalga boyu sadece 380 nm (nanometre) uzunluğunda ve en yüksek frekansta hareket eden mordur. Karşıt şekilde kırmızı, görünür spektrumun diğer ucunda ve 750 nanometre uzunluğundadır.
Bazı organizmaların aksine insan gözü ultraviyole veya kızılötesi ışınları; gama ışınlarını, x-ışınlarını ve radyo dalgalarını veya görsel spektrumun dışında kalan herhangi bir şeyi görmez. Bu, gece görüşü ve karanlığa uyum sağlamış görüş için de geçerlidir. Karanlığa uyum sağlamış göz, gündüz görüşünün çubuk hücrelerine karşıt şekilde koni hücrelerini kullanır; koni hücreleri daha ışığa duyarlı ve daha fazladır. Fakat gün ışığının detaylı çözünürlüğüne ve renk duyarlılığına sahip değildir. Psikedelik araştırmalarda denekler genellikle renklerin doygunluğunun ve parlaklığının, ayrıca ışıkla çevrelenen nesnelerin haleleri veya auralarının arttığını bildirirler. Denekler göz kapalıyken veya düşük ışıklı ortamlarda genellikle floresan mor ve neon yeşili dönen paletlerde oluşan canlı, doygun matrisler gördüklerini ifade ederler. Bütün bu sonuçlar görünür renk spektrumunun beklenen aralığındadır. Karanlığa uyum sağlamış göz ise daha kısa dalga boyunda, daha yüksek frekansta ve mor-yeşil aralığında daha fazla duyarlılığa ulaşır.
Burada psikedelik halüsinasyonun bazı yönlerinin, beynin normalden daha geniş bir aralıkta ışımayı almak üzere uyum sağlamasının bir sonucu olduğuna dair spekülasyon vardır. Söz konusu bu normal üstü alanlar elektromanyetik, metafizik, morfogenetik, Akaşik veya geometrik alanlardır. Spektral argüman insan beyninin bilinç için bir radyo alıcısı gibi olduğunu ve psikedeliklerin kullanıcının beynini yeni algısal frekanslara -muhtemelen doğada kuantum veya daha yüksek boyutlara- yönlendirmesine izin verdiğini varsayar. Bu metafor sezgisel bir his yaratabilir fakat hiçbir araştırma artmış ışığa duyarlılık ve düşük derecedeki bir miktar görme keskinliği dışında psikedelikler için herhangi bir spektral avantajı doğrulamak üzere kanıt sağlamamıştır. Öznel bildirimler ise psikedeliklerin işitsel veya sinestetik duyarlılığı arttırabileceğini göstermektedir. (…)
Kapak resmi: Waking Times
Bu makale yazar ve programcı James Kent’in “Psychedelic Information Theory- Shamanism in the Age of Reason” adlı kitabından (2010) We Are The Hippies okurları için yazarın bilgisi ve izni dahlinde dilimize çevrilmiştir.
Bu yazı tamamıyla açıklama, bilgilendirme amacıyla orijinal kaynağından çevrilerek hazırlanmıştır. Yazarın ve sitenin hiçbir suretle teşvik etme, özendirme amacı yoktur. Uyuşturucu kullanmak ve bulundurmak, tehlikeli ve kanunen yasaktır. Kesinlikle tüketilmemesini tavsiye ediyoruz.