Bir önceki sayıda ekoköylerin sürdürülebilir, barışçıl ve adil topluluklar olup olmadığını tartışırken bu sayıda da Türkiye’deki ekoköyleri kısa kısa açıklamaya çalıştım. Aslında Türkiye’deki bu girişimleri ekoköy olarak adlandırmak çok doğru olmayabilir. Keza Eko-Foça haricindeki hiçbir girişim kendini “ekoköy” olarak adlandırmıyor. Diğer oluşumların çoğu genelde kolektif, çiftlik, farkındalık okulu, eko yerleşke gibi sözcükleri kendilerini tanımlamak için tercih ediyorlar.

İnsan aktivitelerinin en zararsız şekilde doğa ile bütünleşmesi için dünyada çeşitli topluluk girişimleri ile karşılaşıyoruz. Türkiye’deki bazı ekoköylerin Global Ecovillage Network’e (Küresel Ekoköy Ağı / GEN)(1) üye olmasına rağmen GEN’in, Türkiye’nin kendi sosyal ve ekonomik yapısının yol açtığı sorunlara çözüm bulamadığı söylenebilir. (2) Bundan dolayı Türkiye’deki tüm ekoköy girişimlerini bir araya toplamak ve karşılaşılan sorunları çözümlemek amacıyla Türkiye Ekolojik Yerleşkeler Ağı (EKOYER) ve Ekoköyler İletişim Ağı (EKİLAT) yerel kurumları oluşturuldu.

Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği üyeleri tarafından kurulan EKOYER’in amacı; ekolojik yerleşkeleri desteklemek, ekonomilerinin gelişmesine katkıda bulunmak, deneyimlerinin paylaşılması için bir ağ kurmak, eğitimler ve festivaller ile bu ağın güçlenmesini sağlamaktır. Ankara, İstanbul, Kırıkkale, Foça ve Fethiye’deki toplantılarda bir araya gelerek ekoköy girişimi kurmak isteyen kişiler tarafından oluşturulan EKİLAT sayesinde ise birçok bilgi alışverişi yapıldı. Ancak bu kuruluşlar günümüzde etkin değiller. (3)

Türkiye’deki ekoköy girişimleri
İmece Evi. Fotoğraf: Yeşim Özbirinci, 2017.

Hocamköy

1990’lı yılların sonlarında ODTÜ’lü dağcılar tarafından Kırıkkale’nin Hasandede beldesinde ilk ekoköy kurma girişimi gerçekleştirildi. Harman Anadolu Ekolojik Yaşam Merkezi adı altında başlattıkları hareket ile Anadolu insanının geleneksel bilgisi ve akademik bilgi birleştirilerek, yöre insanıyla birlikte sürdürülebilir bir kırsal yaşamı deneyimlemek isteniyordu. Daha sonra kurulması düşünülen ekoköylere örnek olması amaçlanan Hocamköy’de; sanat, kültür gibi aktivitelerin yanında organik tarım ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, doğal mimari gibi şeyler denendi. Oluşturulması planlanan ekoköy yerleşimi girişimi ne yazık ki kurulamadan sona erdi.

Güneşköy Kooperatifi

2000 yılında Ankara’da kurulan Güneşköy kooperatifi kırsal kesimde doğa ile uyumlu sürdürülebilir yaşamı deneyimlemeyi hedefliyor. Bu köyde komünal yaşamı göremiyoruz. Sadece organik tarım, permakültür ve ekolojik sürdürülebilirlik konusunda çalışmalar yapılıyor. Ekolojik mimari tasarım ve uygulamaları ile doğaya uyum sağlamaya çalışıyor. Yerli tohum kullanan ve bu tohumları paylaşan ve kâr amacı gütmeyen Güneşköy, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması için çalışmalar yapıyor. Ekolojik ulaşım sistemlerinin geliştirilmesi için çalışmalar yaparken bozulan doğal yapıların onarılması için de mücadele ediyor.

Bayramiç Yeniköy

Kazdağı’nda 2011 yılında kurulmaya başlanan Bayramiç Yeniköy girişimi, permakültür felsefesini gözeterek tasarım yapan ve uygulayan, yerel tohumlara sahip çıkarak, doğal tarım uygulamaları yapan, öğrendiklerini, ürettiklerini paylaşarak, kendi kendine yeten bir köy kurmayı hedefliyor.

Türkiye’deki ekoköy girişimleri
Marmariç. Fotoğraf: Filiz Telek, https://surdurulebiliryasam.wordpress.com/2009/12/07/marmaricten-permakultur-manzaralari

Marmariç Eko Yerleşkesi (4)

İzmir’in terk edilmiş Dernekli Köyü’nde, kırda ortalaşa bir yaşam kurma amacı ile 22 dönümlük arazi, Marmariç üyeleri tarafından devletten 49 yıllığına kiralanarak bu macera başladı. 2003 yılından beridir de üyeleri ekolojik bir yaşam kurma deneyimlerine ve faaliyetlerine devam ediyor. Marmariç Ekolojik Yaşam Derneği ve Türkiye Permakültür Araştırma Enstitüsüne sahip Marmariç Eko Yerleşkesi (ekoköy adlandırması yerine eko yerleşke kavramını tercih ediyorlar), permakültürün hem sosyal hem ekolojik faaliyetlerine önem veriyorlar. Bu vesileyle Marmariç Permakültür adı ile de anılıyor. Türkiye Permakültür Araştırma Enstitüsü altında çeşitli eğitimler veriliyorlar.

Ne yazık ki yerleşim, kentten tamamen kopmuş değil. Gündelik ihtiyaçların karşılanabilmesi için üyeler hem kırda hem de kentte çalışıyorlar. Oluşturulan Marmariç Toplum Destekli Tarım Projesi (TDT) altında üretilen tarım ürünlerini, hem temel ihtiyaçlar için hem de elde edilen fazla ürünün satışı ile de yerleşimin ana gelir kaynağını oluşturur. Yerleşimde kullanılması için gerçekleştirilen kurs ve eğitimlerden de gelir elde ediyorlar. Aynı zamanda Marmariç’te gönüllü olarak kalıp, işlere yardım edebilirsiniz. Bu noktada sizden bir ücret talep edilmiyor.

İmece Evi (5)

Dutlar Kolektifi girişiminin devamı olan İmece Evi, İzmir’in Menemen ilçesine bağlı terk edilmiş Turgutlar Köyü’nde (eski adı Dutlar Köyü) bulunuyor.

“Barış içinde temiz bir dünyayı hemen şimdi yaşamak” amacı ile 2007’de ekolojik kamp olarak kurulan İmece Evi, ilk etapta bir çiftliğe ve daha sonra da bir öğrenme merkezine dönüştü. Tabii ilk olarak o tarihte Dutlar Kolektifi olarak bu yola çıktılar. Altı ay sonra ekonomik ve sosyal sorunlar nedeniyle kolektif üyeleri dağıldı. Üyeleri dağıldıktan sonra İsmail Yenigün burada faaliyetlere devam ederek, girişimin adını da İmece Evi olarak değiştirdi. Yenigün, İmece Evi’ni çiftlik ve farkındalık okulu şeklinde tanımlasa da asıl amacının bu terk edilmiş eski köyü ekoköye dönüştürmek olduğunu ifade ediyor. (6)

Kendi temizlik malzemelerini kendileri hazırlıyorlar; kendi sabunlarını yaparak, bulaşık için odun külü, çamaşır için de kül suyu kullanıyorlar. Peçete kullanmıyorlar. Genel olarak mutfaklı vejetaryen. İmece Evi’nde, güneş panelleri ve bisikletle oluşturulan bir enerji sistemi aracılığıyla elektrik elde ediliyor. Isınmak için ise soba kullanılıyor. Organik tarım faaliyetleri gerçekleştirerek elde ettikleri fazla ürünleri (sabun, zeytin yağı vesaire gibi de) satarak gelir elde ediyorlar. Kazançlarını da yerleşim içerisinde üretmedikleri ihtiyaçları için kullanıyorlar. Tüm kararlar ise mutlak uzlaşma, oybirliği ile alınıyor.

Gönüllü olarak İmece Evi’nde konaklayarak üretime katkı sağlayabilirsiniz. Ayrıca STK, üniversite kulüpleri ve benzeri gruplar da imece alanlarını kullanmak için iletişime geçebilir. Eğer buraya yerleşmek istiyorsanız sizin için internet sitesinde uzunca maddeler sıralanmış. Bu maddeleri okuduktan sonra hâlâ İmece Evi’ne katılmak istiyorsanız doldurmanızı istedikleri bir başvuru formu karşınıza çıkıyor. Formu doldurup, mail atıyorsunuz. Her katılımcının en az bir hafta imecede konaklama programı ile kesin kayıtları kabul ediliyor. Günlük ziyaretçiler, STK’lar ve diğer organize grupların bu formu doldurmaları gerekmiyor. Herhangi bir ücret ödemelerine de gerek yok ama diğer türlü katılımcılardan belirli bir ücret talepleri var ve aynı zamanda düzenli geliri olmayanların ve öğrencilerin yüzde 70/80’i burstan yararlanabiliyor. İmece Evi’nin düzenli geliri olmadığı için düzenli geliri olanların bursuz konaklaması uygun görülüyor. Tüm gelirlerini üretimlerinden elde eden İmece Evi’nin sponsoru ya da bir fonu yok. Genel giderlere katılan ziyaretçilerin yüzde 20/30’u hem bursluları ekonomik hem de İmece Evi’ni vizyon olarak desteklemiş oluyorlar. Uzun dönem gönüllüler imece üretimine katılarak da geçimlerini sağlamaları mümkün.

Günü birlikte veya birkaç saat için ziyaret için sadece pazar günleri uygunlar.

Eko-Foça Eko-köyü

Aşılamayan ekonomik ve sosyal sorunlar nedeniyle dağılan Eko-Foça’ya gelen kişilerin kırsal yaşama uyum sağlayamadığı belirtiliyor. Yerleşim boyunca (iki yıl boyunca sürekli ikamet edenler oldu) güneş enerjisinden etkin bir şekilde faydalanıldı ve yemekler çoğunlukla birlikte yenildi.

Yerleşim sırasında eko turizm uygulamaları yapılması, ekoköyü ziyarete gelen kişilerin ekoköy yaşamını deneyimlemekten ziyade ucuz tatil yapma gözüyle bakmalarına sebebiyet vermesi, Eko-Foça’nın kurucusu Tunca Bökesöy’ün eko-turizm olgusunun ekolojik bir yerleşim için uygun olmadığını düşünmesine ve bu uygulamayı sonlandırmasına yol açtı.

Türkiye’deki ekoköy girişimleri
Dedetepe. Fotoğraf: Yeşim Özbirinci, 2016.

Dedetepe Eko-Çiftliği

Çanakkale’nin Kazdağlarının eteklerinde 30 dönümlük arazi üzerinde Erkan Alemdar ve eşi Tamahine Alemdar tarafından kurulan Dedetepe Çiftliği’nin çalışmalarına 2001 yılı itibari ile başlandı.

Ortak kullanılan hamam, kompost tuvalet, yörük çadırı, yemekhane, çocuklar için okul, gönüllü ziyaretçilerin konaklayacağı kütük evler yerleşimde bulunurken Alemdar ailesine ait özel bir ev de mevcut. Alanda bulunan yapılar, ortak kullanımlı alanlar ve konut alanları olarak sınıflandırılıyor.

Ortak alanlarda ateş yakılarak gece sohbetleri, toplantılar, yoga ve meditasyon aktiviteleri yapılıyor. Ortak kullanılan mutfakta hazırlanan tüm yemekler birlikte yeniliyor. Tüm kullanılan ürünler ve atıklar farklı varillerde toplanarak geri dönüşüme yollanıyor. Artan yemekler ya hayvanlar ya da kompost için değerlendiriliyor.
Yine ortak kullanılan hamam için gerekli sıcak su, güneş kolektörlerinden elde ediliyor. Hamamın hemen arkasında bulunan çamaşırhane için gerekli enerji de güneş kolektörlerinden sağlanıyor. Ayrıca çiftlikteki tüm enerji rüzgâr tribünü ve güneş panelleri gibi alternatif enerjiden elde ediliyor. Çiftlikteki tüm hayvanlar kurtarılmış hayvanlardır.

Dedetepe Çiftliği’nde de organik tarım yapılarak elde edilen ürünler internette satılıyor. Elde edilen gelir yerleşim için kullanılıyor. Çamtepe Ekolojik Yaşam Merkezi’ne eğitime gelen kişilere konaklama hizmeti sunarak da gelir elde ediyor.

Sürdürülemeyen ekoköy girişimleri

2000’li yıllarla girişimlerinin arttığı Türkiye’de ekoköy yerleşimleri, genelde Ege ve Akdeniz bölgelerinde konumlanıyor. Grup içi çatışmalar ve anlaşmazlıklar ile sosyal ve ekonomik problemler ekoköy girişimlerinin sürdürülebilirliklerini olumsuz etkiliyor. Sosyal güvence, sağlık sektöründeki bazı yetersizlikler, kırsal yaşamı ayakta tutan tarım gibi konuların geri plana atılması Türkiye’deki ekoköy girişimlerini kötü etkileyen diğer nedenlerden biri. Baskıcı ve kontrolcü toplum ve aile yapısı da bu nedenlere eklenebilir.

Bu yazı ekoköy girişimleri ile ilgili yüzeysel bilgiler içermektedir. Yazı oluşturulurken internet kaynaklarından ve girişim kurucularının bazılarından ve Merve Güleryüz’ün “Bir Ütopya Hareketi Olarak Ekoköyler, Türkiye’deki Örnekler Üzerine Bir İnceleme” başlıklı 2003 yılı yüksek lisans tezinden yararlanılmıştır. Detaylar için derinlemesine araştırma yapmanızı tavsiye ederim.

Son olarak; örneklerden de anlaşılacağı üzere her şeyden önce ve en önemlisi, kişi bilinçsel düzeyde kendini ekoköy yaşamına hazırlamalıdır.

(1) İnternet sitesi: http://gen.ecovillage.org/
(2) Merve Güleryüz, “Bir Ütopya Hareketi Olarak Ekoköyler, Türkiye’deki Örnekler Üzerine Bir İnceleme”, İstanbul Kültür Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Haziran 2013, Sf. 124
(3) Hem Türkiye’deki oluşturulan kurumların hem de GEN’in güncellenmemesi nedeniyle hangi girişimlerin hangi oluşuma üye oldukları hakkında yazıda bilgi verilmemiştir.
(4) İnternet sitesi: http://marmaric.org/
(5) İnternet sitesi: http://www.imeceevi.org/
(6) Merve Güleryüz, “Bir Ütopya Hareketi Olarak Ekoköyler, Türkiye’deki Örnekler Üzerine Bir İnceleme”, İstanbul Kültür Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Haziran 2013, Sf. 148

Bu yazı, Şubat 20116 Gaia Dergi’de ilk olarak yayınlanmıştır.