Güneş battı mı gecenin yüzü ortaya çıkar. Çoğumuz rengârenk, çeşitli ışıklandırmaları görünce ya da yüksek bir noktadan şehrin manzarasına bakınca “Ne kadar güzel parlıyor!” deriz.

Gerçekten de güzel göründükleri kadar varlar mı yoksa şehre yapılmış abartı makyajlar mı? Sokak ve cadde lambaları, evler, reklam panoları, ilan, bina süslemeleri gibi şehirde gördüğümüz hemen hemen her şey ışıklandırılmış.

Çevre kirliliğinden biri olan ışık kirliliği; enerji savurganlığına neden olacak, astronomi gözlemlerini engelleyecek ve doğal hayatı bozucu tehlikeler oluşturacak şekilde, yanlış yerde, yanlış miktarda, yanlış yönde ve yanlış zamanda kullanılmasıdır. (1)

Işık kirliliği sadece gökyüzünün o güzel yıldızlarını görmemizi mi engelliyor? Ekosistemdeki canlı yaşamına düşündüğümüzden çok daha fazla zarar veriyor çünkü ışık bütün canlılar için çekicidir ve gece-gündüz farklılığının birçok hayvan ve bitkinin yaşam süreçlerinin önemli bir parçasıdır.

Işık kirliliği canlılara sandığımızdan çok daha fazla etki ediyor

Deniz kaplumbağaları yumurtadan çıktıklarında denizin üzerindeki ay yansımasını takip ederek denize ulaşır. Eğer bulundukları bölgede fazlaca ışık aydınlatması varsa deniz kaplumbağaları ayın yansımasını ayırt edemez ve denize değil karaya yönelerek açıklıktan ya da avlanmaktan ölür. Aynı zamanda kuşlar da uçarken aya göre yön bulur ve eğer hangisinin ay olduğunu bilemezlerse göç edemeyip, ölürler. Uzun süren yapay günler ve kısa süren yapay geceler çok sayıda kuşta üreme döneminin erken başlamasına neden olur. Tropikal bölgelerdeki bazı mercan türleri de üzerilerine düşen aşırı ışık yüzünden kendilerine renklerini veren mikroskopik bitkileri reddeder, beyazlaşır ve strese girer.

Çok fazla aydınlanma yeryüzündeki teleskopların göz cisimlerinin gözlemlenmesini engeller. Ayrıca kullanılmayan alanların ya da kullanılan alanların gereğinden fazla aydınlatılması enerji savurganlığını doğurur. Bu da karbon ayak izinin büyümesi demektir. Günümüzde geleceğimizin sürdürülebilirliği için temiz enerjiden söz ederken, nükleer ve fosil gibi santrallerin yapımı enerji ihtiyacı için ortaya atılırken, enerji kullanımı hakkında bir dönüşüm gerçekleştirilmezse zaten ne kadar enerji santrali dikersek dikelim her zaman daha fazlasına ihtiyacımız olacak. Şehirlerdeki boşa kullanılan ışıklandırmalar da bu savurganlıktan biridir.

Şehirlerin abartılı makyajları: Işık kirliliği
Fotoğraf: Simon Zhu/Unsplash

Doğru aydınlatmayı nasıl sağlanır?

Doğru aydınlatma yaparsak daha az enerji harcamış oluruz, görüş koşullarımız daha iyi olur, emniyet ve konfor açısından tehlikeler de aza iner ve gökyüzü sadece karanlık olmaz.

Işığın göğe yönelmesini engelleyerek doğru yere aydınlatması sağlanmalı ve ışığın her yere saçılmaması gerekir. Işık kaynağı uzaktan doğrudan görülmemelidir. Doğru aydınlatma gözlerimizi kamaştırmaz ve gözü alan bir parlaklık oluşmaz. Düşük basınçlı sodyum lambalar ışığı tam kesmez veya çok düşük profilli bir muhafaza değildirler. Yüksek basınçlı sodyum lambalar ise gökyüzüne paralel ışık miktarını çok azalttığından daha fazla kabul görmektedir. (2)

Öncelikle uluslararası standartlar ve öneriler takip edilerek aydınlatılacak yere uygun aydınlatma kriterleri belirlenmeli. Mümkün olduğunda aydınlatma yukarıdan aşağıya doğru yönlendirilerek yapılmalıdır.

Elektrik gücünü en verimli şekilde ışık gücüne çevirebilen lambalar aydınlatma için tercih edilmeli. Bu da düşük basınçlı sodyum lambasıdır. Bu lambalar, gözün en duyarlı olduğu ve görmemizde en etkili olan kendine özgü sarımsı bir renktedirler. Renk farkının önemli olmadığı yerlerde bu tarz lambalar tercih edilebilir. Civa ve akkor lambaları verimli ışıklandırma tercihi olmasalar da evlerin önünü aydınlatmak gibi, iyi perdelemek koşuluyla, düşük wattlı uygulamalarda kullanılabilir.

Park ve bahçelerde dekoratif kullanılan küre tipi armatürler yerine, bulundukları yatay düzlemin üst tarafına ışık saçmayan perdeli lambalar kullanılabilir. Gece belirli bir saatten sonra otomatik kapanan, zaman ayarı yapılabilen lambalar vitrin aydınlatmalarında tercih edilebilir. Güvenlik amaçlı aydınlatmalarda harekete duyarlı, otomatik sistemler kullanılabilir.

Yoğun araç trafiğinin olduğu yerlerde çok sayıda direkli lambalar yerine, daha seyrek sayıda direkli lambalar tercih edilerek, yol kenarlarına araç sürücülerinin dikkatini çekecek kedi gözü veya parlayan maddeler kullanılabilir.

Uluslararası Karanlık Gökyüzü Birliği (IDA), dış aydınlatma için bazı tavsiyeler öner sürüyor. Yollar, parklar, yürüyüş alanlarında ışıklandırma ile güvenliğin sağlanması gerekir. Bundan dolayı renk farkının kritik olmadığı yerlerde düşük basınçlı sodyum lambalar kullanılmalı. Spor alanlarında yine renk farkının kritik olmadığı yerlerde yüksek basınçlı sodyum lambalar kullanılmalı. Renk ayrımının kritik olduğu gösteri ışıklandırması ve renk ayrımının kritik olduğu spor alanlarının ışıklandırılmasında ise metal tuzları kullanılmalı. Civa buharlı lambalar ise verimli bir ışıklandırma kaynağı değildir; iyi örtülmüş eski lambalar yerine kalabilir. Akkor lambalar da verimli değillerdir. Düşük wattlı uygulamalarda iyi örtülmelidir.

Şehirlerin abartılı makyajları: Işık kirliliği
Fotoğraf: Alex Knight/Unsplash

TİKE projesi

Türkiye’deki ışık kirliliğin kültürel etkisini ve ekonomik boyutunu değerlendirebilmek için İstanbul Kültür Üniversitesi tarafından 2010 yılında Türkiye’de Işık Kirliliğini Engelleme (TİKE) projesi başlatıldı. Bu proje ile Türkiye’de seçilmiş yerleşim yerlerinde gece gökyüzü parlaklığının ölçülerek, bu ölçümler yıldızlı gecelerin doğal gök parlaklığı karşılaştırılıyor.Yerleşim yerlerinin gök parlaklığı verilerinden, ışık kirliliğinin ekonomik, çevresel ve kültürel boyutunun değerlendirilmesi amaçlanıyor. Ölçüm sonuçları Türkiye ışık kirliliği haritasında (3) yayınlanıyor.

Işık kirliliği farkındalığının az olmasından dolayı bu soruna yeterince önem ve duyarlılık ne yazık ki gösterilmiyor. Yaşadığımız evrendeki canlıları olumsuz etkilemesi başta olmakla birlikte devlet bütçesine yarattığı gereksiz gider gibi detayları ele aldığımızda aslında küçümsenmeyecek bir sorun.

Birçok ülke ışık kirliliğini azaltmak için yasa ve yönetmenlikler hazırlıyor. Yunanistan ve Macaristan’da ilk ve ortaöğretim öğrencilerine ve öğretmenlerine, ışık kirliliğinin önemine yönelik çalışmalar yapılıyor.

Her zamanki gibi yine tekrarlıyorum. Yerel yönetimler bu konuya da önem vererek şehir planlarını yapmalılar. Bu noktada yerel yönetimlere büyük görevler düşüyor.

Aydınlatma tasarımları ışık kirliliğine yol açmayacak şekilde yapılarak kentleşme devam ettirilebilir. Bu şekilde hem gökyüzünün sonsuz yıldızlarından mahrum kalmamış olur hem de enerji tasarrufu sağlamış oluruz. Aynı zamanda canlıların yaşam döngüsüne de zarar vermemiş oluruz.

(1) Zeki Aslan, Sermin Onaygil, Işık Kirliliği ve Enerji Tasarrufu, Enerji Tasarrufu Haftası Ulusal Enerji Verimliliği Kongresi, 3-5 Şubat, Ankara, s. 54-60 (1999) http://www.iku.edu.tr/userfiles/file/tike/Is%CC%A7%C4%B1k_kir-SO.pdf
Ayrıca bakınız: http://www.tug.tubitak.gov.tr/dokumanlar/isik_kirliligi/yonetmelik1.html
(2) http://isikkirliligi.nedir.com/#ixzz3znpHnnVP
(3) http://www.isikkirliligi.org/index.php/harita. Bütün dünyadaki ışık kirliliğini, www.lightpollutionmap.info internet sitesi üzerinden inceleyebilirsiniz.

Başlık Fotoğrafı: Thierry Cohen, “Villes Enteintes” (Karanlık Şehirler) çalışması ile dünyanın en kalabalık şehirlerinde aydınlatmanın hiç olmadığı zaman gökyüzünün nasıl görüneceğini bizlere anlatıyor.