Sen De Gel derneğinin peşinden gittim. Gambiya’daki kadın bahçelerinin ve su kuyularının açılışlarına katıldım. Gambiya gezi grubunda Sen De Gel derneğinin başkanı İbrahim Betil, Çelik Arsel, Dara Aslan ve Gülhan Yıldırım yer aldı.

İlk yurtdışı deneyimi için bir tarafı Atlantik Okyanusu diğer tarafları Senegal ile çevrili Gambiya benim için yeterince fantastik bir başlangıçtı.

Dört saat Casablanca’da bekleme ile toplamda 12 saatlik yorucu uçak yolculuğunun ardından sonunda Banjul’a varmıştık.

Üşüyeceğim sanırım bu incecik şeylerle; gece herhalde serindir yine de” derken uçaktan ilk adımımla birlikte açık hava hamamına girmiş gibi hissettim.

Pasaport kontrolündeki memurun samimi tavırlarından sonra onu aramam için biletimin üzerine telefon numarasını yazdı ve “Ararsan, gezdiririm” dedi. Kabin dışındaki memur nasıl olduğumu sordu ve ben de “Biraz yorgunum” dedikten sonra “Evimde dinlenebilirsin” diye cevapladı. Pek misafirperverler (!) … Çünkü beyaz kadın onların gözünde bir bilet. Özellikle Kuzey Avrupa’dan yaşlı kadınlar Gambiyalı siyah erkeklerle birlikte olmak için seks turizmine geliyorlar. Yani bir kısım tarafından böyle bir söylem var. Bu kadınlar aslında Avrupa’nın orta sınıfı diye nitelendiriliyor… 100 dalasi veya bir cep telefonu ile bir Gambiyalı erkeği baştan çıkartabilirler. Bir şey vermeleri dışında beyaz kadın onlar için buradan bir çıkış bileti de.

Bitmek bilmeyen kontrol noktaları

İçeri giriş yaptıktan sonra karaborsa dövizcileri yanınıza gelip para değiştirmek için teklif veriyorlar. O sırada proje koordinatörü Tuncay, bizi karşıladıktan sonra otelimize götürdü. Yol boyu silahlı askerler ve polis, aracımızı birkaç kere durdurup belki bir şey kopartırım umudu ile nasıl gidiyor diye soruyorlar. Bizdeki çorba parası burada ataya (1) parası… Akşamları bu noktalar sıklaşıyor. Bir ay sonra gerçekleşecek seçimlerin (!) (2) de bunda etkisi var. Yanınızda yerel biri yoksa veya burada yaşamıyorsanız bu noktalarda sizin için zorluk çıkartabilirler.(3)

Nerede bu sinekler?

Okyanus çok yakındı kaldığımız otele. Haliyle sinek sorunu gece de dahil rahatsız edici şekilde yoktu. Zaten gündüz ısıran sinek sıtma hastalığını size getirmiyormuş. Değişik bir baş ağrısı ile kendisini gösteriyormuş. Korkulacak bir şey yok ve tedavisi olan bir hastalık esasında. Afrika’ya varmadan önce sanki sinekler tüm etrafımı saracakmış gibi bir şey hayal ettim ama burada nasılsa orada da öyleydi. Zaten hapları kullanmayı da üçüncü gün bıraktık hepimiz.

Gambiya belirli bir dönem bol yağış alsa da uzunca bir dönem kuraklık ve sıcak ile boğuşuyor. Yer altında su kaynakları olsa da buna erişim yok denecek kadar az. Yahut kendi açtıkları birkaç kuyu da hijyenik değil. Nehir suları ise ayrı bir facia. Nehre yakın noktalar çok kötü kokuyor. Temiz içme suyuna erişim, para ile aldığınız pet şişelerle sadece.

Hijyen olmaması çocukluktan gözüken çeşitli hastalıklara ve ölümlere sebep oluyor. Ziyaret ettiğimiz köylerde çocukların çocuğunda dermatolojik problemlere rastladık.

Oysa suya erişim herkesin hakkıdır; sular paketlenip satılmamalı. Sistem nasıl zorunda bırakıyor çok net görebiliyoruz burada. Paketli su almak gibi bir lüksü olmayan halk hastalanmayı göze alarak hijyenik olmayan ve yetersiz su ile yaşamını devam ettiriyor.

Her şey çok tatlı…

Birkaç saat uyuduktan sonra sabah 9’ta ilk kahvaltımızı yaptık. Hayvansal ürün tüketmeyenler için de karnınızı doyurabileceğiniz iyi kötü bir şeyler bulabiliyorsunuz. Tatlıya dönük bir damak zevkleri var. Şekerli şeyleri çok seviyorlar. Meyve suları pek şekerli ama turistler için şekersiz yapıyorlar ki satmaya çalışırken şekersiz olduğunu sürekli vurguluyorlar. Sebze fiyatları çok yüksek çünkü su olmadığından üretim çok az. Bolca meyve bulabiliyorsunuz. Pilav gündelik yemeklerinden. Gittiğimiz her köyde bize ikram ettiler. Bizim için sebzeli yapmışlardı. Normalde sade yiyorlar. Genelde tek öğün ile besleniyorlar.

Gambiya gezi notları: Fantastik başlangıç

Bir şeyler satmaya çalışanlar

Kahvaltının ardından okyanusla ilk buluşmamı gerçekleştirmek istedim. Çelik Bey ile birlikte sahil kenarına gittik. Gören yanımıza gelip, hal hatır soruyor ve ardından yaptığı işi anlatmaya başlıyor. Belki bir şeyler alırlar diye… Ama zorlama yok kesinlikle, nazikler hep. Arkadaş muhabbeti gibi anlatıyorlar.

Yürüyüş sırasında birinin adı bob, diğerlerinin ise ismi olmayan birkaç köpek de bize eşlik etti. Sahilde hep birlikte oynayıp, gezdikten sonra veda ettim onlara.

Belediye başkanları ile toplantı

Gambiya’daki belediye başkanları ile toplantımız vardı. Sen De Gel derneğinin ofisinde toplandık. Yöresel kıyafetleri giymiş kadın ve erkek temsilciler ve başkanlar sırayla kendilerini tanıtıp, konuşmalarını gerçekleştirdiler. Durumları, ihtiyaçlarını ve projelerini anlattılar, teşekkürlerini ilettiler.

UNICEF ve UNDP gibi oluşumları, yaptığı çalışmalarla bu bölgede geçen dernek, sekiz belediyenin yedisi ile çalışıyor. Başkent Banjul diğer köyler gibi değil zaten. Kendince imkânları var ve yerleşim az. Ayrıca dernek, Su Bakanlığı ile anlaşmalı çalışıyor; su kuyularının raporları var. Anlayacağınız Sen De Gel derneği, Gambiya’da çok saygın bir konumda; onlar için önemli bir kurum.

Dernek sayesinde hayatı boyunca gece ışığını ilk defa gören insanlar olmuş. Wurokang ve Tendaba isimli iki köye toplamda 500 adet taşınabilir, 50 dolarlık solar kitler daha önce teslim edilmiş. Aksi halde her gün mum satın almak zorunda kalıyorlar. Bu sayede satın almaktan kurtuluyorlar ve bazen unutulan yanan mumlar yangınlara da neden oluyor. Ayrıca 50 kuruş gibi bir değerde mumu satın almak onlar için ayrı bir külfet.

Yeniden sahil…

Sabah neredeyse boş olan, ta Banjul’a kadar varan sahil bu sefer tıklım tıklım Gambiyalı gençlerle doluydu. Spor yapıyorlar, maç oynuyorlar, dans ediyorlar, müzik çalıyorlar, tüttürüyorlar, oynaşıyorlar… Her yaştan genç ve çocuk sıcak okyanusun tadını çıkartıyor.

Kafasında meyve taşıyan kadınlardan biri, sırtında taşıdığı bebeği ile beni görünce konuşmaya başladı. Hepsi çok cana yakın ama çoğunun sohbet amacı turistten bir şeyler elde edebilmek. Uzun uzun lafa tutuyorlar, yaptıkları işi tanıtarak. Kumlar içinde kalmış kafası ile küçük çocuk bana şirinlikler yaparken anne bana meyve satmanın umuduyla sorular soruyordu. Fotoğraf çekmek istediğimi söyleyince meyve satın alıp, alamayacağımı sordu o da. Havuzdan çıktığım gibi sahile indiğimden benim yanımda para yoktu. Satabilmek için bekleyebileceğini bile söyledi. Bense yoluma devam etmek istiyordum. Yine de bana, ülkeden ayrılmadan önce ondan bir tane meyve satın almam için Türkiye’de yetişmeyen bir limon hediye etti. Onların pazarlama taktiklerinden sanırım, bu şekilde birkaç tane daha hediye eden oldu.

Daha sonra Jim ile tekrar karşılaştım. Jim sabah yürüyüşünde Çelik Bey ile tanıştığım meyve suyu satıcılarından. 30 yaşında ve sahilde herkes onu tanıyor. Bir kısmı çocukluk arkadaşı. Ülkede en iyi kazandıran mesleğin taksicilik olduğunu söylüyor ama kendi yıllık 10 Euro gibi bir kira karşılığında sahilde yer ayarlamış ve meyve suyu yapıp, satıyor. Beni gördükten sonra benimle yürümeye başlıyor. Yol boyu konuşuyoruz. Maymun parkına kadar varıyoruz. Yaşlı Avrupalı kadınların paraları ile Gambiyalı gençleri etkilediği söylentisini duyduğumu iletiyorum ona. “Bu bir histir, böyle bir şeyin yaşı olmaz, ilişkide hediyeler olabilir” diyor o da bana. Parkın içinde yürümeye devam ediyoruz ama maymunları sabah görebileceğimizi söylüyor. Bu arada Jim aynı zamanda tur rehberi. Çoğu meyve suyu satıcısı sanırım tur rehberi; kendilerine fotoğraflı kitapçıklar yaptırmışlar. Nasıl çalıştıklarını örnek işleriyle gösteriyorlar.

Altı bölümden oluşan Gambia videolarına göz atmayı unutmayın!

Devamı sonraki yazıda…

(1) Tek kullanımda pek bir etkisi olmayan, birkaç kere kullanımda afrodizyak etkisi yapabilen yeşil çay ile şeker karışımı bir çay.
(2) Her ne kadar Cumhuriyet rejimi olsa da 1994 darbesi ile başa gelmiş Yahya Jammeh seyahatimiz sırasında yönetimin başındaydı. Daha fazla bilgi için linki inceleyiniz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Yahya_Jammeh Ülkeden biz ayrıldıktan bir ay sonra gerçekleşen seçimleri kaybeden JAmmeh, zorla da olsa Adama Barrow’a görevi devretti.
(3) Fotoğraf çekmeye çalışmayın bu noktalarda başınıza iş alırsınız. Resmi binaları çekmek bile yasak. İnsanları çekerken de dikkatli olun. Bazıları hoşlanmıyor ya da sizden para bekliyor.